Sie suchten nach: sviju (Serbisch - Türkisch)

a sviju stade veliki plaè i zagrlivši pavla celivahu ga,
sonra hepsi acı acı ağlayarak pavlusun boynuna sarıldılar, onu öptüler.

zato vam svedoèim u današnji dan da sam ja èist od krvi sviju;
bu yüzden bugün size şunu açıkça söyleyeyim: ben kimsenin uğrayacağı cezadan sorumlu değilim.

i da se izbavimo od besputnih i zlih ljudi: jer vera nije sviju.
ahlaksız, kötü insanlardan kurtulmamız için de dua edin. Çünkü herkes iman etmiş değildir.

a neki ananija, èovek pobožan po zakonu, posvedoèen od sviju jevreja koji žive u damasku,
‹‹orada hananya adında dindar, kutsal yasaya bağlı biri vardı. kentte yaşayan bütün yahudilerin kendisinden övgüyle söz ettiği bu adam gelip yanımda durdu ve, ‹saul kardeş, gözlerin görsün!› dedi. ve ben o anda onu gördüm.

jer æe doæi dani na tebe, i okružiæe te neprijatelji tvoji opkopima, i opkoliæe te, i obuzeæe te sa sviju strana;
senin için öyle günler gelecek ki, düşmanların seni setlerle çevirecek, kuşatıp her yandan sıkıştıracaklar.

jer nadjosmo ovog èoveka da je kuga, i podiže bunu protiv sviju jevreja po vasionom svetu, i da je kolovodja jeresi nazaretskoj;
‹‹biz şunu anladık ki, bu adam dünyanın her yanında bütün yahudiler arasında kargaşalık çıkaran bir fesatçı ve nasrani tarikatının elebaşılarından biridir.

i jedan dan uèaše on, i onde sedjahu fariseji i zakonici koji behu došli iz sviju sela galilejskih i judejskih i iz jerusalima; i sila gospodnja isceljivaše ih.
bir gün İsa öğretiyordu. celilenin ve yahudiyenin bütün köylerinden ve yeruşalimden gelen ferisilerle kutsal yasa öğretmenleri onun çevresinde oturuyorlardı. İsa, rabbin gücü sayesinde hastaları iyileştiriyordu.

i sav se grad podiže, i navali narod sa sviju strana, i uhvativši pavla vucijahu ga napolje iz crkve; i odmah se zatvoriše vrata.
bütün kent ayağa kalkmıştı. her taraftan koşuşup gelen halk pavlusu tutup tapınaktan dışarı sürükledi. arkasından tapınağın kapıları hemen kapatıldı.