Sie suchten nach: perdóname (Spanisch - Türkisch)

¡perdóname!»
böylece (allah) onu bağışladı.

¡perdóname!» y le perdonó.
(allah) onu bağışladı.

he sido injusto conmigo mismo. ¡perdóname!»
doğrusu kendime yazık ettim, beni bağışla" dedi.

por favor, perdóname por no haber respondido a tu carta.
mektubuna cevap vermediğim için lütfen beni affet.

«¡perdóname y regálame un dominio tal que a nadie después de mí le esté bien.
bana, benden sonra kimsenin ulaşamıyacağı bir yönetim ver.

«¡perdóname y regálame un dominio tal que a nadie después de mí le esté bien. tú eres el munífico».
beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; sen şüphesiz, daima bağışta bulunansın" dedi.

«¡señor!» dijo. «¡perdóname y regálame un dominio tal que a nadie después de mí le esté bien.
"rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et.

luego mandé a los levitas que se purificasen y fuesen a guardar las puertas, para santificar el día de sábado. también por esto acuérdate de mí, oh dios mío, y perdóname según la grandeza de tu misericordia
Şabat gününün kutsallığını korumak için levililere kendilerini paklasınlar ve gidip kapılarda nöbet tutsunlar diye buyruk verdim. ey tanrım, bunun için de beni anımsa ve yüce sevgin uyarınca bana merhamet et.

«¡señor!» dijo. «¡perdóname y regálame un dominio tal que a nadie después de mí le esté bien. tú eres el munífico».
rabbim demişti, beni yarlıga ve bana öyle bir saltanat ver ki benden sonra hiçbir kimse nail olamasın o saltanata, şüphe yok ki senin vergin, ihsanın, boldur.

dijo: «¡señor! he sido injusto conmigo mismo. ¡perdóname!» y le perdonó. Él es el indulgente, el misericordioso.
"rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet" diye yakardı da allah onu affetti. gafûr o'dur, rahîm o'dur.

habéis dejado de creer después de haber creído y, si perdonamos a alguno de vosotros, castigaremos a otros por haber sido pecadores.
gerçek şu ki: siz iman ettiğinizi açıkladıktan sonra, içinizdeki inkârı açığa vurdunuz.sizden bir kısmınızı, (tövbeleri veya alay etmemeleri sebebiyle) affetsek de, bir kısmını suçlarında ısrar etmelerinden dolayı cezalandıracağız.”