Von professionellen Übersetzern, Unternehmen, Websites und kostenlos verfügbaren Übersetzungsdatenbanken.
eğer korunup takvaya sarılıyorsanız sözü kırıtarak söylemeyin ki, kalbinde maraz bulunan biri ümide kapılmasın.
also meidet schmeichlerisches beim sprechen, damit nicht derjenige, in dessen herzen krankheit ist, begierig wird.
kalplerinde maraz olanlara gelince, inen sure onların pisliğine pislik ekler. kâfir olarak ölüp gittiler onlar.
jenen aber, in deren herzen krankheit ist, fügt sie zu ihrem Übel noch Übel hinzu, und sie sterben als ungläubige.
eğer korunup takvaya sarılıyorsanız sözü kırıtarak söylemeyin ki, kalbinde maraz bulunan biri ümide kapılmasın. Örfe uygun söz söyleyin.
wenn ihr gottesfürchtig seid, dann seid nicht unterwürfig im reden, damit nicht derjenige, in dessen herzen krankheit ist, begehrlich wird, sondern sagt geziemende worte.
fakat hükmü kesinleşmiş bir sure indirilip de içinde savaş da anılınca, kalplerinde maraz olanların, ölüm baygınlığına tutulmuş bir bakışla sana baktıklarını görürsün.
und wenn eine eindeutige sura hinabgesandt wurde und darin der kampf erwähnt wurde, sahst du diejenigen, in deren herzen krankheit ist, dich anschauen wie das starren desjenigen, der während des sterbens bewußtlos wird.
kalplerinde maraz mı var bunların, yoksa kuşkuya mı düştüler, yoksa allah'ın ve resulünün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar?
ist denn in ihren herzen krankheit, oder haben sie etwa zweifel, oder befürchten sie, daß allah gegen sie ungerecht sein könnte, und (auch) sein gesandter?
fakat hükmü kesinleşmiş bir sure indirilip de içinde savaş da anılınca, kalplerinde maraz olanların, ölüm baygınlığına tutulmuş bir bakışla sana baktıklarını görürsün. onlara uygun olan da odur.
doch wenn eine entscheidende sura herabgesandt wird und darin von kampf die rede ist, dann siehst du die, in deren herzen krankheit ist, dich mit dem blick eines (menschen) anschauen, der im sterben von ohnmacht befallen wird; also wehe ihnen!
münafıklarla, kalplerinde maraz olanlar şöyle diyorlardı: "allah ve resulü bize, bir aldanışdan başka bir şey vaat etmemiş."
als die heuchler und die, in deren herzen krankheit ist, sagten: «gott und sein gesandter haben uns nur trügerisches versprochen.»
kalplerinde maraz mı var bunların, yoksa kuşkuya mı düştüler, yoksa allah'ın ve resulünün kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? hayır, hayır!
ist krankheit in ihren herzen? oder zweifeln sie, oder fürchten sie, daß allah und sein gesandter ungerecht gegen sie sein würden?
İkiyüzlüler, kalplerinde maraz bulunanlar, şehirde çirkin haberler yayanlar, bu yaptıklarına son vermezlerse, seni onların üzerine gitmeye elbette teşvik edeceğiz. bundan sonra onlar, orada senin yakınında, çok az kalabilirler.
wenn die heuchler und diejenigen, in deren herzen krankheit ist, und die, welche gerüchte in der stadt verbreiten, nicht (von ihrem tun) ablassen, dann werden wir dich sicher gegen sie anspornen, dann werden sie nur noch für kurze zeit in ihr deine nachbarn sein.