Sie suchten nach: senin icin endişeleniyorum (Türkisch - Deutsch)

bunu senin için yaptım.
ich habe das für dich getan.

senin için Çalışmalarını sağla
lassen sie sie für sich arbeiten

senin için kesintisiz bir ödül var.
bestimmt ist für dich ein lohn, der nicht aufhört.

senin için her şeyi yapmaya hazırım.
ich bin bereit, alles für dich zu tun.

senin için sakladım onları, sevgilim.
die lilien geben den geruch, und über unsrer tür sind allerlei edle früchte. mein freund, ich habe dir beide, heurige und vorjährige, behalten.

ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır.
und das jenseits ist wahrlich besser für dich als das diesseits.

senin için asla kaçamayacağın bir ceza daha vardır.
so schaue nun auf deinen "gott", dessen ergebener anbeter du geworden bist.

ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir ceza günü var.
und du hast eine verabredung, die dir nicht gebrochen wird.

Çünkü gündüz, senin için uzun uğraşılar vardır.
du hast ja am tage lange zeit für beschäftigung.

gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır.
bestimmt ist für dich ein lohn, der nicht aufhört.

bak, senin için nasıl benzetmeler yaptılar da saptılar.
schau, wie sie dir gleichnisse anführen.

biz senin için (mutluluğun) göğsünü açmadık mı?
haben wir dir etwa nicht deine brust erweitert,

senin için söylenenler, senden önceki peygamberler için de söylenmişti.
es wird dir nichts gesagt außer dem, was den gesandten vor dir gesagt wurde.

senin için söylenilenler, senden önceki elçiler için söylenilenlerin aynısıdır.
es wird dir nichts gesagt außer dem, was den gesandten vor dir gesagt wurde.

senin için söylenen, senden önceki resuller için söylenenden başka şey değildir.
es wird dir nichts gesagt außer dem, was den gesandten vor dir gesagt wurde.

"bu, ellerinin senin için yapıp öne sürdüğü işlerden ötürüdür."
dies ist für das, was du eigenhändig erworben hast.

senin için son (ahiret) ilkten (dünyadan) daha iyidir.
und das jenseits ist wahrlich besser für dich als das diesseits.

Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.
und das jenseits ist wahrlich besser für dich als das diesseits.

İbrâhim: “selâmet, esenlik içinde kal, dedi. rabbimden senin için af dileyeceğim.
er (abraham) sagte: "friede sei auf dir!

ayrıca seni içimizde çok zayıf biri olarak görüyoruz.
und wir sehen wahrlich, daß du unter uns nicht wehrhaft bist.