Sie suchten nach: diyebileceğim (Türkisch - Englisch)

zamanla inanılmaz diyebileceğim veriler elde ettim.
i have further results, which are almost unbelievable, of scores which go up with time.

ve size diyebileceğim tek şey şu: 20 sene daha sağlıklı kalın.
and all i can tell you is, stay healthy for 20 years.

tek temennim, tek diyebileceğim, yani inşallah bu güzelim halkın her şey gönlünce olur.
my mere expectation, all i can say, i wish all the best this beautiful folk.

sonuç olarak diyebileceğim, ismi farklı olan bir gül büyük ihtimalle diğerlerinde farklı gözükecektir hatta farklı kokacaktır.
so as far as i can tell, a rose by any other name probably does look different and maybe even smells different.

böylece günebakan diyebileceğim, europa'nın yüzeyinde yaşadığını hayal ettiğim bu yaratıklarının güneş ışığına yoğunlaşabilmelerini sağlayan lensleri ya da aynaları olmalıdır, ki böylece yüzeydeki ısılarını koruyabilsinler.
so they would have to have -- these creatures, which i call sunflowers, which i imagine living on the surface of europa, would have to have either lenses or mirrors to concentrate sunlight, so they could keep themselves warm on the surface.

beklediğimize değdi diyebileceğimiz bir ürün.
it was a bit of a wait, yet worth every single ounce of our patience!