Sie suchten nach: göbeğindeki (Türkisch - Englisch)

denizin göbeğindeki derin sular dondu.
and with the blast of thy nostrils the waters were gathered together, the floods stood upright as an heap, and the depths were congealed in the heart of the sea.

göbeğindeki ışık organları yanıp sönüyor, yüzgeç ışıkları.
it's got light organs on its belly that are flashing, fin lights.

sofya'nın göbeğindeki bir heykel, kısa fakat tartışmalı bir makyajdan geçti.
a monument in the heart of sofia gets a brief but controversial makeover.

pazartesi günü akşam üzeri saatlerinde antalya'nın göbeğindeki işlek bir alışveriş bölgesinde gerçekleşen saldırının sorumluluğunu henüz üstlenen olmadı.
no one has yet claimed responsibility for monday's late afternoon attack in antalya, which occurred in a busy shopping area in the heart of the city.

makedonya'nın en fazla kirliliğe sahip kenti olan veles, şehrin göbeğindeki uzun kepenkli kurşun ve çinko haddehanesini nihayet yıkacak.
veles, the most polluted city in macedonia, finally will demolish the long-shuttered lead and zinc smelter located in the centre of town.

göbek
navel