Sie suchten nach: istikrarlı (Türkisch - Englisch)

tom istikrarlı değil.
tom isn't stable.

japon ekonomisi hâlâ istikrarlı.
the economy of japan is still stable.

İş istikrarlı bir şekilde ilerliyor.
the work is progressing steadily.

zor bir sinyatür, ve çok istikrarlı.
it's a robust signature, and it's very stable.

japon yeni istikrarlı bir para birimidir.
the japanese yen is a stable currency.

kosova'da güvenlik durumu istikrarlı
security situation stable in kosovo

bölgenin daha istikrarlı olması çıkarımıza."
we have an interest in seeing that region be more stable."

mart ayında stratejik durum istikrarlı idi.
during march the strategic situation remained stable.

ve bu ekonomimizi destekliyor, istikrarlı hale getiriyor.
and that shores up our economy, makes it stable.

bojadziev bölgedeki durumu istikrarlı olarak adlandırdı.
bojadziev described the situation there as stable.

o,İngilizceyi istikrarlı bir alman aksanıyla konuşur.
he speaks english with a strong german accent.

jack ve betty bir aydır istikrarlı olarak gitmektedirler.
jack and betty have been going steady for a month.

yeteri kadar kurumsallaşmış ve istikrarlı değil." dedi.
it is not sufficiently institutionalised and stabilised," belgrade faculty of political sciences professor zoran stojiljkovic told setimes.

en istikrarlı çekirdek peryodik tablonun tam ortasındaki demirindir.
the most stable nucleus is iron, right in the middle of the periodic table.

eğer sistem istikrarlı değilse, son değer teoremi uygulanmaz.
the final value theorem does not apply if the system is not stable.

anlaşmaya uyuluyor ve sırbistan'ın bankacılık sistemi istikrarlı.
the agreement is being honoured and the serbian banking system is stable.

ayrıca servislerimi de iyileştirerek daha istikrarlı bir hale getirmek istiyoruz.
we also want to improve my serve, so that it is more consistent.

bariyer ada oluşumu için son büyük şart istikrarlı bir deniz seviyesidir.
the last major requirement for barrier island formation is a stable sea level.

büyümenin sürdürülebilmesi için istikrarlı politikalar uygulanması gerektiği artık sır değil.
it is an open secret that policy consistency is critical for sustainable growth.

bir zamanlar umutsuz görünen altyapı konusunda da istikrarlı bir gelişme görülüyor.
there has also been a steady improvement in the once hopeless infrastructure.