Sie suchten nach: patlamıştı (Türkisch - Englisch)

beynimin sol yarısındaki bir kan damarı patlamıştı.
a blood vessel exploded in the left half of my brain.

ağaçlar, evin karşısına doğru yerinlerinden fırlamış, pencereler patlamıştı.
trees were thrown against the house, the windows exploded.

ve onlar şişerek patlamıştı. ve ben işte öyle bir ızdırap içerisindeydim.
and they had burst. and i was in so much agony.

tunguska olayında da, kaya atmosfere girmiş ve yeryüzünün kilometrelerce üstünde, havada patlamıştı.
another rock came into the earth's atmosphere and this one blew up above the ground, several miles up above the surface of the earth.

yanardağ daha önce ocak 2011'de patlamıştı, martta meydana gelen patlamanın depremle ilişkili olup olmadığı bilinmiyor.
the volcano had previously erupted in january 2011; it is not known if the later eruption was linked to the earthquake.

beni sarsan, bir gece önce, basra'da bir çeşit bomba patlamıştı, ve el cezire insanların görüntülerini göstermişti.
and then what hit me was, the night before, there had been some kind of bombing in basra, and al jazeera had shown images of the people.

İlk başta ödüm patlamıştı, ama sakince ona bir resim projesi üstünde çalıştığımı açıkladım ve umursamaz gibi göründü ve ben de böylece devam ettim ve kameramın zamanlayıcısını kurdum ve ileri geri koştum.
i was really frightened at first, but i calmly explained to him that i was working on an art project and he didn't seem to mind and so i went ahead and put my camera on self-timer and ran back and forth.

patlamış mısır
popcorn