Sie suchten nach: yapacak birşey yok (Türkisch - Englisch)

yapacak birşey yok dayı
braking

etkinleştirilecek birşey yok
nothing to enable

gönderilecek birşey yok.
nothing to commit.

burada yeni birşey yok.
there is nothing here that we don't know.

daha kısa birşey yok mu?
isn't there something shorter?

panoda yapıştırılacak birşey yok.
there is nothing in the clipboard to paste.

lider, "gri bölge diye birşey yok.
"the grey zone does not exist.

ve bu konuda yapabileceğimiz fazla birşey yok.
and there isn't much we can do about that.

mike pope: hayır. ceplerimde hiç birşey yok.
mp: nope. nothing's in my pockets. nurse: okay.

gazete okumak... demode olacak diye birşey yok.
reading the newspaper -- it never has to be outdated.

gösterilecek birşey yok. lütfen lion mail uygulamasını yapılandırın.
nothing to display. please set up lion mail.

olayı eklemek için gerekli birşey yok. @ info: status
no payload to add event.

artık size bakıyorum. bakacak başka birşey yok, değil mi?
now i come back to you. nothing else to look at, right?

eğer korumazsanız torununuz için hiç birşey yoktur
there's nothing for the grandkid if you don't save up.

bu nedenle burayı bir sabah için olabilecek en mutlu yer yapacak birşey sahnelemeyi denemeye karar verdim.
so i decided to try and stage something that could make it as happy as possible for one morning.

kadın: cennet diye birşey yok! o sadece senin kafanda var!
woman: there is no paradise! it only exists in your head!

yani bu defa yakalanma ihtimaline dair pek birşey yoktu.
so it wasn't so much about the probability of being caught again.

ayrıca yüzde yüz doğal deneyim diye birşey yoktur.
and there's no such thing as a 100 percent natural experience.

felç deyince normal olarak siz sinir hasarı sonucu oluşanı düşünürsünüz, yapılacak birşey yok dersiniz
stroke you normally think of as damage to the fibers, nothing you can do about it.

"eğer onu bana getirmezseniz, artık yanımda sizin için ölçülecek birşey yok, bir daha bana yaklaşmayın."
"but if you bring him not to me, there shall be no measure (of corn) for you with me, nor shall you come near me."