Sie suchten nach: yayılması (Türkisch - Englisch)

hataların yayılması
error spread

sonuçların rapor edilmesi ve yayılması
reporting and dissemination of results

kanserin beynine yayılması nedeniyle durumu kritik.
he is in critical condition, now that cancer has spread to the brain.

yani güç yayılması kapsamında büyük bir değişim görüyüruz.
so we're seeing a great change in terms of diffusion of power.

bu güvenlik sisteminin bölgedeki diğer ülkelere de yayılması.
the spread of this security system to other countries of the region.

hastalıkların yayılması da olası bir neden olarak ele alınmaktadır.
the spread of disease is also discussed as a possible reason.

böylece kalıp yükünün yapıya dengeli bir şekilde yayılması sağlanmış olur.
in this way, the formwork load is ensured to be distributed in a balanced manner.

unaids nihayet hiv'ın yayılması ile ilgili düzgün verileri paylaştı.
unaids have done good data available, finally, about the spread of hiv.

İnanılmaz şekilde güvenlidirler, nükleer silahların yayılması ve diğer şeylere karşı.
they're incredibly safe, weapons proliferation-proof and all the rest of it.

birleşik devletler için mevzuatlar yazdım-- yani, petrol yayılması mevzuatları yazdım.
i wrote regulations for the united states -- i mean, i wrote oil spill regulations.

bu yüzden anayasal devlet konseptinin yayılması bizim yabancı heyetlerimizin çok önemli bir cephesidir.
that is why spreading the concept of the constitutional state is such an important aspect of our foreign missions.

başkentte insanların yaşam tarzında meydana gelen değişimin ülkenin diğer kesimlerine de yayılması bekleniyor.
the change in how people live in the capital is expected to spread slowly throughout the country.

ancak bu bilinci genel nüfusa, çok ama çok bilgili olan insanlara bile yayılması biraz uzun sürdü.
this consciousness, though, was a little slow to seep through the general population, even people who were very, very well informed.

eski alışkanlıkların zor unutulması insanın doğasında olan bir şey ve değişim aslında bütün bir kuşağa yayılması gereken bir olgu.
it is human nature for old habits to die hard, and change often must take place over an entire generation of people.

kan davası uygulamalarının ülkenin kuzeyinden kentlere ve güneydeki kentsel bölgelere yayılması, meseleyi daha da kötü hale getiriyor.
making matters worse, the practice of vendetta has spread from the north of the country to the cities and southern rural areas.

19.yüzyılın sonlarına doğru james clerk maxwell,maxwell denklemlerine göre ışığın elektromanyetik dalga yayılması olduğunuaçıkladı.
in the late 19th century, james clerk maxwell explained light as the propagation of electromagnetic waves according to the maxwell equations.

demokrasinin hem uygulamada hem de şeklen yayılması ve hükümetlerin daha fazla şeffaflık talebi, gereken reformların gerçekleştirilmesi açısından yararlı olabilir.
the spread of democracy in practice as well as form and the demand for more transparency by governments can help lead to necessary reform.

benzer şekilde, sosyal ağlar iyilik, sevgi mutluluk, fedakarlık ve düşünce gibi güzel ve değerli şeylerin yayılması için gereklidir.
similarly, social networks are required for the spread of good and valuable things, like love and kindness and happiness and altruism and ideas.

aynı gün sırp cumhuriyeti parlamento başkanı dragan kaliniç de kosova'daki şiddet olaylarının bh'ye yayılması olasılığı hakkında uyardı.
that same day, republika srpska parliament speaker dragan kalinic warned about the possibility of violence in kosovo spreading to bih.

bütünüyle kontrolde değilsin, ...ama ilginç yollarla temelini oluşturan kuralları değiştiriyorsunuz ...çünkü sonucun sonuna sahipsiniz ...belki seslerin yayılması daha demokratiktir.
you're not totally in control, but you're changing the underlying rules in interesting ways because you have an end result which is maybe a more democratic spread of voices.