Sie suchten nach: soylu (Türkisch - Koreanisch)

soylu bir hayvandır.
멋진 녀석이죠

sen soylu ve iyi birisin.
당신은 고귀하고 좋다.

yetişkin bir kadın, asil ve soylu.
정당하고 고귀한 혈통을 가진 여인입니다

yaptığı soylu işlerle ayakta kalır.
고 명 한 자 는 고 명 한 일 을 도 모 하 나 니 그 는 항 상 고 명 한 일 에 서 리

ki o, çok soylu bir elçinin sözüdür.
실로 이것은 훌륭한 선지자 에 의해 전하여진 말씀으로

ben sarayda kraliçeden sonraki en soylu kadınım
난 왕궁에서 여왕 다음 가는 2인자지만

hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.
보물들과 명예로운 위치에서추방하고서

o soylu kurbanlar sayesinde insanlarınız halen yaşıyor.
당당히 희생 위에 당신들이 존재한다는 것을...

soylu İspanyollar, kral'ın karşısında giyinik dururlar.
les grands se couvrent devant le roi. 모자를 다시 써, 넌 에스파냐 귀족이야.

"soylu serseri"ye gösterdiğiniz ilgi bizi çok duygulandırdı.
뜨거운 성원에 몹시 떨리는군요

jarley adı asalet demektir, soylu bir aileden gelir.
잘리의 밀랍인형은 왕실과 귀족의 기쁨이지

soylu hizdahr zo loraq, benimle kendi başına konuşabilir.
_

peki bu soylu meereen vatandaşlarının katlettiği köle çocuklar ne olacak?
and what of the slave children these noble meereenese crucified?

bu kasaba benim gibi soylu bir politikacının katkıları olmasaydı daha kötü olurdu.
나같으면 사람들을 적으로 돌리지 않겠어.

westeros'un kuzeyinden soylu bir şövalye kendini essos'ta bulmuş.
웨스터로스의 긍지높은 기사 아니면 에소스?

kral belşassar soylu adamlarından bin kişiye büyük bir şölen verdi, onlarla şarap içti.
벨 사 살 왕 이 그 귀 인 일 천 명 을 위 하 여 큰 잔 치 를 배 설 하 고 그 일 천 명 앞 에 서 술 을 마 시 니

bu yüzden kral belşassar daha da korktu, benzi büsbütün soldu. soylu adamlarıysa şaşkındı.
그 러 므 로 벨 사 살 왕 이 크 게 번 민 하 여 그 낯 빛 이 변 하 였 고 귀 인 들 도 다 놀 라 니

bu kolay olmalı! fransa'da birkaç metre ipek bir adamı soylu yapabilir.
프랑스에선 실크 한 감이면 귀족이 되죠

bu gerçekten soylu bir davranıştı ama bu dağın altınları göl kasabasının halkına ait değil. bu altın bize ait.
동전 한닢도 나에게서 떠날수 없다.

"ah benim kibar ve soylu yeğenim, neden böyle asil ama çılgın bir and içtin ki?"
오, 젊고 숭고한 이여 어리석은 고결함이여!