Sie suchten nach: çok güzelsin (Türkisch - Serbisch)

Çok güzel.
predivna je.

Çok güzel yardım
ваљана помоћ

bu çok güzel bir şey.”
veoma je lepo."

kanyon ve etrafındaki dağlar çok güzel.
kanjon je predivan, kao i planine koje ga okružuju.

İyi günler dilemenin çok güzel bir yoluydu.
to je bio vrlo lep način da nam kažu dobar dan.

mbelek, “İstanbul’da hayat çok güzel.
"Život u istanbulu je lep", kaže.

avram mısıra girince, mısırlılar karısının çok güzel olduğunu farkettiler.
i kad dodje avram u misir, videše misirci ženu da je vrlo lepa.

Çok güzel olan genç kız, krala bakıp hizmet etti. ama kral ona hiç dokunmadı.
a ta devojka beše vrlo lepa, i dvoraše cara i služaše mu: ali je car ne pozna.

muhteşem sahilleri, dağları ve güneşi ile karadağ, turistlere pek çok güzel fırsat sunuyor.
naravno, crna gora nudi mnogo - predivnu obalu, planine i sunce.

Çok güzel bir genç kızdı. ona erkek eli değmemişti. pınara gitti, testisini doldurup geri döndü.
i beše vrlo lepa, još devojka, još je èovek ne beše poznao. ona sidje na izvor, i natoèi krèag, i podje;

bir akşamüstü davut yatağından kalktı, sarayın damına çıkıp gezinmeye başladı. damdan yıkanan bir kadın gördü. kadın çok güzeldi.
i pred veèe usta david s postelje svoje, i hodajuæi po krovu carskog dvora ugleda s krova ženu gde se mije, a žena beše vrlo lepa na oèi.

m.Ö. 5 ve 4'ncu yüzyıllar arasına dayanan bu yerleşimde, çok güzel kamu binaları göze çarpıyor.
ono datira iz 5. i 4. veka pre nove ere, i uključuje prelepe javne zgrade.

"bunlar, özellikle iki ülke birbiriyle çok iyi dost ve, cüretimi bağışlayın, kardeş ülkeler olduğu için çok güzel jestler...
„to su vrlo dobri gestovi, posebno zato što su dve zemlje veoma prijateljske, usudio bih se da kažem i bratske zemlje. ...