Sie suchten nach: getirdikleri (Türkisch - Spanisch)

yusuf eve gelince, getirdikleri armağanları kendisine sunup önünde yere kapandılar.
cuando josé llegó a casa, ellos le llevaron el presente que habían traído personalmente a la casa y se postraron a tierra ante él

bir de ne görsünler, asa, onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor.
y he aquí que ésta engulló sus mentiras.

sizden önce, zulmettikleri ve peygamberleri kendilerine açık kanıtlar getirdikleri halde inanmadıkları için nice nesilleri helak etmişizdir.
antes de vosotros habíamos ya hecho perecer a generaciones que habían sido impías. sus enviados les trajeron las pruebas claras, pero no estaban para creer.

‹‹başkâhin hilkiyanın yanına çık. kapı nöbetçilerinin halktan toplayıp rabbin tapınağına getirdikleri paraları saysın.
--ve al sumo sacerdote hilquías y dile que vacíe el dinero que ha sido traído a la casa de jehovah y que los guardias de la puerta han recogido del pueblo

getirdikleri yalancı tanıklar, ‹‹bu adam durmadan bu kutsal yere ve yasaya karşı konuşuyor›› dediler.
luego presentaron testigos falsos que decían: --este hombre no deja de hablar palabras contra este santo lugar y contra la ley

bunun sebebi, peygamberleri kendilerine apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkar etmeleri idi. allah da kendilerini tutup yakalayıverdi.
es que cuando los enviados vinieron a ellos con las pruebas claras, no creyeron y alá les sorprendió.

allah'ın davetine uyulduktan sonra, hâlâ o'nun dini hakkında mücadele edenlerin, getirdikleri deliller rableri yanında batıldır.
quienes disputan a propósito de alá después de que se le ha escuchado, esgrimen un argumento sin valor para su señor.

bu, super ccd görüntü sensörünün getirdiği bir dezavantaj.
esto es una desventaja del sensor super ccd.