Sie suchten nach: celp (Türkisch - Englisch)

yöneticilere gönderilen sahte bir e-postada, onları mahkemeye çağıran bir celp yer alıyordu.
a bogus e-mail sent to the executives masqueraded as a subpoena that ordered them to appear in court.

markoviç, ulkeden ayrildigi icin, mahkemeye çıkma icin celp almasina ragmen, bütün duruşmaları kaçırmış bulunuyor.
since her departure from the country, markovic has been subpoenaed to appear in court, but has missed every hearing.

yetkililer çoğu zaman bir celp kağıdı veya ceza tehdidinin bunların ödeme yapmalarına yettiğinden emin oldukları için, hükümet bu firmalar hakkında bugüne kadar pek dava açmadı.
so far, the government has not initiated many lawsuits against such firms, as officials are confident that a summons and the threat of penalties is, in most cases, enough to get them to pay.

aferdita, "polis çocuklarımı görmeme yardım ediyor ama mahkeme kararı olmadan onları yanıma alamıyorum ve henüz celp gelmedi." dedi.
"the police help me meet the children, but i am not able to get them to be with me unless the court decides so, and it has not called me yet," aferdita said.