Sie suchten nach: senin suçun değil (Türkisch - Englisch)

aşk bir suç değil.
love is not a crime.

bu onların suçu değil.
it's not their fault.

dans etmek bir suç değil.
dancing is not a crime.

bu benim açımdan suç değil.
it's not at all my fault.

başkan, "bu doğruysa, bu sadece suç değil, canavarlıktır.
"if that is true, then it is not only a crime, but also a monstrosity.

simdi, allan, bunlar hep senin sucun degil mi? alan mcrobie: evet.
now, allan, this is all your fault, isn't it? allan mcrobie: yes.

makedon hükümeti ve makedonya gazeteciler derneği (znm), iftira ve ilgili hakaretlerin suç değil, cürüm olarak cezalandırılması konusunda anlaştı.
the macedonian government and the association of journalists of macedonia (znm) agreed that libel and related insults will be charged not as crimes, but as civil offences.

İliç, "uluslararası yasağa rağmen niş'e misket bombaları atmak suç değil mi, kentlerde boşaltılmış uranyum kullanmak suç değil mi?" diye sordu.
"is it not a crime to release cluster bombs on nis in spite of an international ban, and is it not a crime to use depleted uranium in cities?" asked ilic.

1992 evde ses kayıt hareketi şunu diyordu: bakın, eğer insanlar evde radyodan kayıt yapıp arkadaşları için kaset hazırlıyorlarsa bu bir suç değildir. herşey yolunda.
what the audio home recording act of 1992 said was, look, if people are taping stuff off the radio and then making mixtapes for their friends, that is not a crime. that's okay.