Sie suchten nach: Ölümsüz (Türkisch - Französisch)

Ölümsüz
incassable

onlar ölümsüz de değillerdi.
et ils n'étaient pas éternels.

malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır.
pensant que sa fortune l'immortalisera.

senden önce hiç bir insanı ölümsüz kılmadık.
et nous n'avons attribué l'immortalité à nul homme avant toi.

sanki parası/malı onu ölümsüz yapacakmış gibi.
pensant que sa fortune l'immortalisera.

Şimdi sen ölürsen, onlar ölümsüz mü olacaklar?"
est-ce que si tu meurs, toi, ils seront, eux, éternels?

Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır;
parmi eux circuleront des garçons éternellement jeunes,

"Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz?"
et édifiez-vous des châteaux comme si vous deviez demeurer éternellement?

Ölümsüz ve daima diri olan allah'a güvenip dayan.
et place ta confiance en le vivant qui ne meurt jamais.

sen, ölümsüz ve daima diri olan allah'a güvenip dayan.
et place ta confiance en le vivant qui ne meurt jamais.

biz onları, yemek yemez cesetler kılmadık ve onlar ölümsüz değillerdi.
et nous n'en n'avons pas fait des corps qui ne consommaient pas de nourriture. et ils n'étaient pas éternels.

biz onları yemek yemez birer cesed kılmadık ve onlar ölümsüz de değillerdi.
et nous n'en n'avons pas fait des corps qui ne consommaient pas de nourriture. et ils n'étaient pas éternels.

Ölümsüz, diri olan allah'a güven, o'nu överek tesbih et.
et place ta confiance en le vivant qui ne meurt jamais. et par sa louange, glorifie-le.

senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı?
et nous n'avons attribué l'immortalité à nul homme avant toi. est-ce que si tu meurs, toi, ils seront, eux, éternels?

senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacaklar?
et nous n'avons attribué l'immortalité à nul homme avant toi. est-ce que si tu meurs, toi, ils seront, eux, éternels?

onur ve yücelik sonsuzlara dek bütün çağların kralı, ölümsüz ve görünmez tek tanrının olsun! amin.
au roi des siècles, immortel, invisible, seul dieu, soient honneur et gloire, aux siècles des siècles! amen!

ey muhammed! senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı?
et nous n'avons attribué l'immortalité à nul homme avant toi.

İbrahim beer-Şevada bir ılgın ağacı dikti; orada rabbi, ölümsüz tanrıyı adıyla çağırdı.
abraham planta des tamariscs à beer schéba; et là il invoqua le nom de l`Éternel, dieu de l`éternité.

servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha layıktır.
les biens et les enfants sont l'ornement de la vie de ce monde. cependant, les bonnes œuvres qui persistent ont auprès de ton seigneur une meilleure récompense et [suscitent] une belle espérance.

Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar.
avec des coupes, des aiguières et un verre [rempli] d'une liqueur de source