Results for as a matter of fact, that's exact... translation from English to Turkish

as a matter of fact, it is true.
İşin aslın bakarsan, o doğrudur.

as a matter of fact, i did it.
aslında, onu yaptım.

as a matter of fact, he's going to the states.
nitekim, o amerika birleşik devletlerine gidiyor.

and they've made a dummy of him. that's exactly what it looked like.
onun bir kopyasını yapmışlar.nasıl görünüyorsa aynen o şekilde.

as a matter of fact ethologists know this.
aslında etolojistler bunu bilir.

as a matter of fact, his lecture was boring.
doğruyu söylemek gerekirse, onun dersi sıkıcı.

as a matter of fact, i'd even film in parliament."
milletvekilliğine aday olma planlarını duyuran k., "kasetse kaset, herşeyim ortada.

it is regarded as a matter of time.
bir zaman meselesi olarak düşünülüyor.

as a matter of duty we save the believers.
evet, inananları kurtarmak bizim değişmez bir yasamızdır.

as a matter of fact, lucy and i have a little joke about this.
aslında lucy ile aramızda bu konuda ufak bir fıkra var.

as a matter of fact, feynman, as a child, was very fascinated by this.
İşin aslı, feynman çocukken bundan çok etkileniyor.

so it's not a matter of whether it's going to happen. it is going to happen.
yani bu olup olmama meselesi değil. olacak.

and as a matter of fact, it's better not to know anything, because if you know too much, you're stymied.
gerçek şu ki, hiçbir şey bilmemeniz daha iyi,... ...çünkü çok şey biliyor olmanız yolunuza taş koyar.

as a matter of fact, this is something that about half of you, more than half of you will not be familiar with.
aslında bu, hemen hemen sizlerin yarınız hatta yarıdan fazlanızın aşina olmadığı bur cihaz.

chinese restaurants have played an important role in american history, as a matter of fact.
amerika'nın tarihinde Çin restoranları önemli rol oynar. nitekim

as a matter of fact, whatever is in the heavens and on the earth belongs to him and all are obedient to him.
[19,88; 112,1-4; 13,15] {km, tekvin 6,2.4; eyup 1,6; mezmurlar 2,7. luka 3,38; matta 26,63; 5, 44-45; luka 6,35}

as a matter of fact, they do not get into that kind of things, i mean, i have not heard anyone coming for the kitchen.
yani doğrusunu isterseniz çok da o tür şeylere girmiyorlar, yani çok mutfağını merak ettikleri için hiç geleni duymadım ben.

if you, as a matter of fact, put four marbles inside, you simulate the molecular structure of methane, ch4.
İşin aslı, içine dört tane bilya koyarsanız, metanın, ch4, moleküler yapısını harekete geçirirsiniz.

as a matter of fact, i think a lot of my design ideas come from mistakes and tricks of the eye.
aslında, bir çok dizayn fikrim bir takım yanlışlıklar ve göz yanılmalarından kaynaklanıyor sanırım.

as a matter of fact, there are utilities which should stay in the public domain; what has to be done in their case is to introduce good governance.
hatta bazı kamu kuruluşlarının kamu malı olarak kalması daha iyi olacaktır. bu tür kuruluşlarda çözüm olarak yönetimde iyileştirmeye gidilmelidir.