Results for exquisite translation from English to Turkish

his comic timing remains as exquisite as ever.
his comic timing remains as exquisite as ever.

reclining on green cushions, and exquisite carpets.
(cennettekiler) yeşil yastıklara ve harikulade güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.

so nature already gives us really exquisite structures on the nanoscale.
yani doğa bize nanoölçekteki hassas yapıları zaten veriyor.

all in all, the exquisite canon ixus 65 leaves little room for complaint.
genel olarak bakıldığında canon ixus 65 dijital fotoğraf makinesine eleştiri getirilecek pek bir nokta görülmüyor.

and the second thing that i was longing for was some more exquisite craftsmanship and technique.
İkincisi ise; ... ...biraz daha mükemmel işçilik... ...ve teknik.

and what if we could get exquisite control over the essence of energy, the electron?
peki ya enerjinin özü, elektronlar, kontrol altına alabilirse?

it is really -- i mean, i can't express to you how exquisite this object is.
bu gerçekten -- açıklaması çok güç ne kadar zarif bir nesne olduğunu.

an exquisite wealth of functions is available, making the camera highly interesting for a large group of users.
canon fotoğraf makinesinde bulunan çok sayıdaki fonksiyonların zenginliği cihazın geniş bir kullanıcı kesimi tarafından ilgi çekici bulunmasını sağlıyor.

yet it remains an exquisite building, prized for its exteriors and its stained glass windows, moldings, and furniture.
buna rağmen yapı, dış cephesi ve vitraylı pencereleri, pervazları ve mobilyalarıyla hl güzelliğini koruyor.

and so the other thing that's beautiful about biology is that biology gives you really exquisite structures with nice link scales.
biolojinin diger bir guzelligi de size gercekten cok zarif yapilari uygun olcekteki baglantilari ile verir.

"the audience interest for the opera was exquisite and we had no problem attracting people for this project," said ljumovic.
ljumoviç, “seyirci bu operaya çok büyük ilgi gösterdi ve projeye seyirci bulmakta hiç zorlanmadık”, diyor.

i've been fascinated by how nature makes materials, and there's a lot of sequence to how they do such an exquisite job.
doğanın malzemeleri nasıl yaptığına hayran olmuştum, ve bu hassas işi nasıl yaptıklarına dair bir sürü sekans var.

for athletes, tennis courts and mini soccer fields were built recently --- and if all of that running around has caused you to build up an appetite, the local food is exquisite.
sporcular için son zamanlarda tenis kortları ve mini futbol sahaları inşa edilmiş ve tüm bu koşuşturmaca iştahınızı açmışsa yerel yemekler de bir harika.

this is why we have to solve our problems, and i know the answer as to how is to be able to get exquisite control over a building block of nature, the stuff of life: the simple electron.
İşte bu yüzden sorunlarımızı çözmeliyiz, ve ben doğanın yapıtaşı, hayatının temel maddesinin basit elektronun nasıl kontrol altına alınabileceği sorusunun cevabını biliyorum.

and of course, the swiss can be divided into two general categories: those who make small, exquisite, expensive objects and those who handle the money of those who buy small, exquisite, expensive objects.
tabii ki İsveçliler'i ikiye ayırabiliriz: küçük, zarif, pahalı nesneler yapanlar ve bu küçük, zarif, pahalı nesneleri yapanların paralarıyla ilgilenenler.