Results for flares translation from English to Turkish

flares
alevler

mega flares
mega alevler

police seized baseball bats and flares.
polis beyzbol sopaları ve meşalelere el koydu.

you've heard about solar flares.
güneş alevlerini duymuşsunuzdur.

it's one of the mysteries we still have, super flares.
süper-alevler bizim için hala bir muamma.

you will be bombarded with flares of fire and brass, and you will not succeed.
ey insanlar ve cinler! Üzerinize dumansız bir alev ve ateşsiz bir duman gönderilir de kurtulamazsınız.

rival fans pelted each other with rocks and flares and fought with riot police.
rakip taraftarlar birbirlerine taş ve meşaleler fırlatarak toplum polisiyle çatıştılar.

so it's the fat that drips down and flares up that causes the characteristic taste.
yani, yağın damlaması ve alevlenmesi bu karakteristik tada neden olur.

discontent flares in the breakaway region of transnistria following an incident on a bridge over the nistru river.
nistru nehri üzerindeki bir köprüde meydana gelen olay sonrasında, ayrılıkçı transnistria bölgesinde yakılan protesto meşaleleri görülüyor.

nuclear gamma rays were observed from the solar flares of august 4 and 7, 1972, and november 22, 1977.
nükleer gama ışınları 4 ve 7 ağustos 1972’de, 22 kasım 1977’de solar yanmalardan gözlemlenmişlerdir.

but the iraqi kurd government officially denies such reports, saying two turkish planes had merely thrown flares while flying over a village.
ancak iraklı kürt yönetimi, yalnızca iki türk uçağının bir köy üzerinden uçarken işaret fişeği attığını söyleyerek bu haberleri resmen yalanladı.

hajduk split fans light flares after their team's loss to aek athens. [getty images]
hajduk split taraftarları takımlarının aek atina'ya yenilmesi sonrasında meşaleler yaktılar. [getty images]

in a main sequence star such as the sun, the lowest level of the atmosphere is the thin chromosphere region, where spicules appear and stellar flares begin.
güneş gibi ana dizi yıldızlarında gazyuvarın en alt düzeyi içinde iğnelerin bulunduğu ve yıldız püskürtüleri başladığı ince renkyuvarıdır.

* simon crane as fourth officer joseph boxhall: the officer in charge of firing flares and manning lifeboat 2 during the sinking.
* simon crane, dördüncü subay joseph boxhall rolünde: geminin batışı sırasında fişekleri ateşleme ve 2 numaralı filikaya yolcu yerleştirme görevlerinden sorumlu subay.

golden dawn supporters hold flares in thessaloniki, greece on election day (may 6) when the party won 7% of the vote.
altın Şafak taraftarları 6 mayıs seçim günü selanik'te seçim başarılarını kutlarken. parti oyların %7'sini almıştı.

breakdown of ideal mhd (in the form of magnetic reconnection) is known to be the cause of solar flares, the largest explosions in the solar system.
İdeal mhd’nin kırılması (manyetik yeniden bağanma şeklinde) güneş sistemindeki en büyük patlamalar olan güneş püskürtülerinin nedeni olarak bilinmektedir.

the sun is eight minutes ago. that's not such a big deal, right, unless there's solar flares coming then you want to get out the way.
eğer güneşi çekersek, 8 dakika önceki güneşi görürüz. bu da pek önemli bir zaman farkı değil. ancak, güneş alevleri geliyorsa ve kaçmak isterseniz,

partizan belgrade's fans light flares during the serbian cup semi-final match against red star in belgrade in april. [reuters]
partizan belgrad'ın taraftarları nisan ayında belgrad kızılyıldız'a karşı oynanan sırbistan kupası yarı final karşılaşmasında meşaleler yaktı. [reuters]

he said: my lord! surely my bones are weakened and my head flares with hoariness, and, my lord! i have never been unsuccessful in my prayer to thee:
demişti ki: "rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım."

flare
alev topu