Results for forced translation from English to Turkish

forced
kuvvet

forced ec
zorunlu ec

forced migration
tehcir

forced line breaks
zoraki satırbaşları

forced induction system
basınçlı endüksiyon sistemi

he forced me to go.
ben gitmek zorundaydım.

horizontal space (forced)
yatay boşluk (zorlama) -\\ hspace * {}

he forced her to sit down.
o, onu oturması için zorladı.

cooling peltier element with forced air
soğutma basınçlı hava ile peltier bileşeni

he was forced to work overtime.
o, fazla mesai yapmak zorunda kaldı.

i had been forced to move there.
mecburi olarak oraya göç etmek zorunda kaldım.

these people are deceived, forced.
bu insanlar kandırıldılar, zorlandılar.

prohibition of slavery and forced labour
kÖlelİĞİn ve zorla ÇaliŞtirmanin yasaklanmasi

he was forced to return to washington.
washington'a dönmek zorunda kaldı.

minimum timescale for forced-slewing mode
zorlanmış döndürme kipi için en küçük zaman ölçeği

i am forced to ask myself a question.
kendime şu soruyu sormak zorunda kalıyorum

he was forced to resign as prime minister.
başbakan olarak istifa etmek zorunda kaldı.

we were forced to carry people's ornaments.
fakat biz o (kıbtî) kavminin süs eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik.

forced termination (with smart and smart redetection)
zorlanmış sonlandırma (smart veya smart yeniden algılama özelliği ile)

a sudden illness forced her to cancel her appointment.
ani bir hastalık onu randevusunu iptal etmeye zorladı.