Results for i'm not married, but i have a boy... translation from English to Turkish

i'm sorry, but i have a prior engagement.
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.

because, look, i'm not a social anthropologist but i have a friend who is.
Çünkü bakın, ben kendim sosyal antopolog değilim ama olan bir arkadaşım var.

i'm sorry, but i have a previous appointment for tomorrow.
Üzgünüm, ama yarın için daha önceden verilmiş bir randevum var.

she didn't even have a boyfriend.
erkek arkadaşı bile yoktu.

but i have a lot of reservations.
ama benim bir çok tereddütüm var.

i have a coat, but i have no hat.
paltom var ama şapkam yok.

i have a bomb.
bir bombam var.

i have a dream
benim bir hayalim var

i have a stomachache.
karnım ağrıyor.

and the good news is i don't have a prepared speech, but i have a box of slides.
ve iyi haber, hazırladığım bir konuşma yok ama bir kutu slide'ım var.

sorry, but i have to work tonight.
Üzgünüm, bu gece çalışmak zorundayım.

and i said, "i'm 28 years old, and i live in hotels, and i'm not married."
ben ise "henüz 28 yaşındayım, ömrüm otel odalarında geçiyor, evli değilim" dedim.

and none of those problems could i have dealt with, but i have a really bright research team.
ve bu problemlerin hiç birini tek başıma çözemezdim. fakat gerçekten çok parlak bir araştırma ekibim var.

but i have a museum and i collect dinosaurs and i can saw mine open.
fakat benim bir müzem var ve orada bir dinozor koleksiyonum var o halde ben de benimkileri kesebilirim.

i have a hammer, and i'm not afraid to use it!
bir çekicim var, ve onu kullanmaktan korkmuyorum!

but i have been taking beautiful notes of drawings and i have a gorgeous onion from murray gell-mann's talk.
ancak çizerek güzel notlar aldım... ...ve murray gell-mann'in konuşmasında müthiş bir soğan çizdim.