Results for i cannot come to someone i don't ... translation from English to Turkish

i don't know.
bilmiyorum.

i don't know."
bilmiyorum dedim

no, i don't know
napiyor sunuz beyefendi neden arıyorsunuz

"i don't know, guys.
bilmiyorum, beyler.

i cannot search this word in the dictionary. i don't know the arabic alphabet.
bu kelimeyi sözlükte bakamam. arap alfabesini bilmiyorum.

i don't know if she will come.
onun gelip gelmeyeceğini bilmiyorum.

i don't know what day he'll come.
hangi gün geleceğini bilmiyorum.

i don't know when he'll come again.
tekrar ne zaman geleceğini bilmiyorum.

i cannot come to your aid, nor can you come to my aid.
artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız.

you are talking to someone. i hate you
birisiyle konuşuyorsunsenden nefret ediyorum

i don't know for certain when he will come back.
onun ne zaman döneceğini kesi olarak bilmiyorum.

again, i don't know where inspiration comes from.
tekrar ediyorum, ilhamın nereden geldiğini bilmiyorum.

please help me someone stole my account also added gmail and pin on it i don't know what to do :(
lütfen bana yardım edin hesabımı birisi çaldı ayrıca üzerine gmail ve pin ekledi ne yapacağımı bilmiyorum :(

i remember one night when someone phoned me on my cellphone -- ordinary person who i don't know -- from tahrir square.
bir gece hatırlıyorum, cep telefonumdan biri aramıştı - tahrir meydanı'ndan arayan tanımadığım biri -

he cannot come to the office today as he is indisposed.
o rahatsız olduğu için bugün ofise gelemez.

and i could be wrong, i don't know, but i wish you would come tomorrow."
bilmiyorum, belki hata ediyorum ama yarın öğlen gelmenizi rica ediyorum."

a magician cannot come to any good, come whence he may."
büyücü de nereye varsa iflah olmaz!

and another said, i have married a wife, and therefore i cannot come.
‹‹yine bir başkası, ‹yeni evlendim, bu nedenle gelemiyorum› dedi.

so do not blame me, but blame yourselves. i cannot come to your aid, nor can you come to my aid.
artık ne benim size bir yardımım dokunabilir, ne sizin bana bir yardımınız dokunabilir.

let them try on their own to block (the ways of heavens so that our revelations cannot come to you).
bırak, kendi kendilerini yüceltsinler.