Results for indirect translation from English to Turkish

indirect
dolayli

indirect ray
dolaylı ışın

indirect addressing
dolaylı adresleme

indirect estimation methods
dolaylı tahmin yöntemleri

indirect experience (product)
dolaylı tecrübe

indirect method of measurement
dolaylı ölçüm yöntemi

indirect(referencetext, a1 style)
indirect( referans_ metin, a1 stili)

the directives also prohibit indirect discrimination.
direktifler, tacizin de bir ayræmcælæk biîimi olarak kabul edilmesini û n g û r Ÿ r .

parliament urged to pass indirect taxation law
meclise, dolaylı vergi yasasını geçirme Çağrısı

so in an indirect way, you can see the sun.
yani indirekt olarak, güneşi görebiliyorsunuz.

the question mark is not used for indirect questions.
soru işareti, bir noktalama işaretidir.

this kind of indirect speech is rampant in language.
bu tip bir dolaylı anlatım dilde çok sık kullanılır.

say, "god instructs you concerning the indirect heirs.
de ki: "allah, 'çocuksuz ve babasız olanın (kelale’nin)' mirasına ilişkin hükmü açıklar.

as such, they are considered as indirect indicators of drug availability.
bu haliyle, uyuşturucu bulunurluğuna ilişkin dolaylı göstergeler olarak kabul edilmektedirler.

land use and land-cover changes exemplify such indirect links.
arazi kullanımındaki ve arazi örtüsündeki değişiklikler, bu gibi dolaylı bağlantılara örnektir.

and i took these two men and did what i call an indirect negotiation.
ve ben bu iki adamı alıp dolaylı uzlaşma dediğim şeyi yaptım.

range for direct fire is 1,000m and indirect fire is 4,000m.
silahın etkili menzili 1,000m; azami menzili ise 4,000m.yi bulmaktadır.

this results in the indirect blue light coming from all regions of the sky.
bu da gökyüzünün her bölgesinden direkt olmayan mavi ışık gelmesine sebep olur.

"there is indirect trade and direct flights between the two countries.
pope, "İki ülke arasında dolaylı ticaret ve doğrudan uçak seferleri var.

in 1940 canon developed japan's first indirect x-ray camera.
* 1940: japonya'nın ilk gelişmiş x-ray kamerasını üretti.