Results for lucid translation from English to Turkish

lucid dream
lüsid rüya

is tom lucid?
tom berrak mı?

i have lucid dreams.
berrak hayallerim var.

do you have lucid dreams?
bilinçli rüyaların var mı?

we keep an account of all things in a lucid register.
biz herşeyi apaçık bir kitapta saymışızdır.

so he was completely lucid, but he was very severely frostbitten.
yani tamamen kendindeydi ama uzuvlarında ağır donma vardı.

that we made it a distinctly lucid qur'an that you may understand.
anlamanız için onu kusursuz bir dile sahip bir kuran yaptık.

some of its verses are absolutely clear and lucid, and these are the core of the book.
bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir.

a book whose verses have been distinguished and explained, a lucid discourse for people who understand,
(bu,) bilen bir kavim için, ayetleri arapça okunarak açıklanmış bir kitaptır.

some of its verses are absolutely clear and lucid, and these are the core of the book. others are ambiguous.
onun bazı ayetleri muhkemdir (ki) onlar kitabın anasıdır. diğerleri de müteşabih(birbirine benzeyen, sonucu tam bilinmeyen)dir.

it is he who has revealed the book to you. some of its verses are absolutely clear and lucid, and these are the core of the book.
kitap'ı sana indiren o'dur: onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar kitap'ın anasıdır.

the ones that weren't that lucid or were not that well coordinated, i would give an injection of steroids to try to give them some period of lucidity and coordination where they could then work their way further down the mountain.
kendinde olmayanlara yada koordinasyonu iyi olmayanlara, kendilerine gelmeleri yada koordinasyon kazanmaları için steroid enjeksiyonu veriyordum böylece dağdan aşağı inebilecek hale geliyorlardı.

it was evident straight away that she was perfectly sane and lucid and of good intelligence, but she'd been very startled and very bewildered, because she'd been seeing things.
Çok açıkça belliydi ki, bu misafir gayet aklı başında, anlaşılır ve akıllı idi. fakat çok korkmuş ve şaşırmıştı çünkü birşeyler görüyordu.

when our lucid revelations are read out to them, the infidels say to those who believe: "which of the two groups is better in standing, and whose company is more excellent?"
ayetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman inkar edenler inananlara: "bu iki takımın hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir?" derler.

it is we indeed who bring back the dead to life, and write down what they send ahead (of their deeds), and traces that they leave behind. we keep an account of all things in a lucid register.
gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir "imamı mübin"de (ana kitapta, yani levhi mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.