Results for neatly translation from English to Turkish

she is neatly dressed.
o, özenle giyinmiştir.

she folded her handkerchief neatly.
o, mendilini düzgünce katladı.

can you wrap these neatly for me?
bunları benim için düzgünce paketler misiniz?

will you wrap this package neatly for me?
bu paketi benim için düzgün bir şekilde sarar mısın?

if you make a mistake, just cross it out neatly.
eğer bir hata yaparsanız, sadece düzgün bir şekilde çiziniz.

it's very difficult to line things up so neatly.
ve bunlar bir araya bu şekilde düzgün getirmek pek olası değildir.

all cabling shall be neatly aligned and adequately fixed.
tüm kablo sistemi düzgün bir şekilde hizalanacak ve yeterli derecede sabitlenecektir.

they want it to be neatly wrapped in plastic from a supermarket.
düzgün bir şekilde plastik paketlerde süpermarket raflarında olsun isterler.

by the time i returned everything had always been neatly returned to its place.
döndüğümde dağıttığım her şey yerli yerine yerleştirilmiş durumda oluyordu.

the canon 900 ti feels durable to the touch, and features a neatly finished design.
canon 900 ti dijital fotoğraf makinesi le rahat oturan sağlam ve hoş bir yapıya sahip.

let the pilgrims then neatly dress themselves, fulfil their vows, and walk seven times around the kabah.
bundan sonra saçlarını, tırnaklarını kesip üstlerindeki başlarındaki kirleri gidersinler ve diğer hac görevlerini yerine getirsinler, dünyanın bu en kıdemli mâbedini bir kere daha tavaf etsinler.

so i decided to give him a little support, and brought some order into neatly stacking the blocks on top of each other.
yardım eli uzatmaya karar verdim, ve kutuları üst üste koyarak düzenli bir küme haline getirdim.

romania underwent the bloodiest transition from communism to democracy in eastern europe, a process that still can't be neatly summed up in history books.
romanya doğru avrupa'da komünizmden demokrasiye en kanlı geçişi yaşadı ve bu süreç tarih kitaplarında hâlâ düzgün şekilde anlatılmıyor.

everybody expected some disputes or problems, but the demarcation ended very fast, neatly and elegantly, [with] mutual satisfaction.
herkes bazı anlaşmazlıklar ve sorunlar yaşanmasını bekliyordu, fakat sınır belirleme süreci hızlı, net, hassas ve her iki tarafı da tatmin edecek şekilde tamamlandı.

during the introduction, astor asks if jack is connected to the "boston dawsons", a question jack neatly deflects by saying that he is instead affiliated with the chippewa falls dawsons.
tanıştırma sırasında astor jack'e "boston'lu dawson'lar" ile bağlantılı olup olmadığını sorar, jack ise nazik bir biçimde chippewa falls'dan dawson'larla bağlantılı olduğunu söyler.

in fact vitruvius often shows some difficulty in neatly separating the two concepts. and it seems that the way modules in fifth century practice tended to be selected with proportional harmony in mind also reconciles a perceived opposition between the design principles of adding the parts to create the whole on the one hand, and subdividing the whole to create the parts on the other.
in fact vitruvius often shows some difficulty in neatly separating the two concepts. and it seems that the way modules in fifth century practice tended to be selected with proportional harmony in mind also reconciles a perceived opposition between the design principles of adding the parts to create the whole on the one hand, and subdividing the whole to create the parts on the other.

although unplanned, the spread of turkish television falls neatly into the soft-power strategy of turkish foreign minister ahmet davutoglu as outlined in his seminal 2001 book "strategic depth".
planlanmamış olmasına rağmen, türk televizyonunun yayılması türkiye dışişleri bakanı ahmet davutoğlu'nun 2001 tarihli temel niteliğindeki "stratejik derinlik" kitabında özetlenen yumuşak güç stratejisiyle tam olarak örtüşüyor.