Results for premature translation from English to Turkish

premature
prematüre

premature death
Ölüm

premature lead detection:
erken uç algılaması:

atrial premature complexes
atriyal premature kompleksler

premature end of document.
erken sayfa sonu.

premature battery depletion:
erken pil tükenmesi:

av junction premature complexes
av kavşak premature kompleksler

tom was born a month premature.
tom bir ay erken doğdu.

that, she said, would be premature.
başsavcı, bunun için henüz erken olduğunu kaydetti.

premature or unnecessary surgical procedure
erken veya gereksiz cerrahi işlem

what you see here is a premature baby.
burada gördüğünüz prematür bir bebek

premature battery depletion -- loss of therapy
erken pil tükenmesi- tedavi kaybı

critics, however, say the move is premature.
ancak karşıtlar, hareketin erken geldiği görüşündeler.

i was born premature. i was always very small.
ben erken doğmuşum. her zaman çok küçüktüm.

any premature reference to salary raises is worrisome.
maaş zamlarına yapılacak her türlü erken gönderme kaygı verici.

she was a premature baby who suffered from health complications.
sağlık komplikasyonlar muzdarip olarak bir prematüre bebek olarak dünyaya geldi.

un envoy says premature launch of new cyprus process inadvisable
bm elçisi: yeni bir kıbrıs sürecinin erken başlaması sakıncalı

premature battery discharge due excessive current usage; exit block
aşırı akım kullanımından dolayı erken pil boşaltımı; Çıkış engeli

parse error: premature end of test list (missing closing ')')
ayrıştırma hatası: sınama listesinin erken sonu (kayıp kapama işareti ')')

no premature steps will be taken, genreal markus bentler told setimes.
general markus setimes'a verdiği demeçte erken adımlar atılmayacağını söyledi.