Results for sown translation from English to Turkish

sown pastures
ekili mera

and sown fields and splendid mansions,
(nice) ekinler, güzel konaklar,

and sown fields, fine sitting places,
(nice) ekinler, güzel konaklar,

sown fields, and how noble a station,
(nice) ekinler, güzel konaklar,

sown fields and palmtrees, with slender spathes.
"ekinler ve olgun meyveli hurmalıklar içindesiniz."

sown fields, and palms with slender spathes?
"ekinler ve olgun meyveli hurmalıklar içindesiniz."

the seeds of change have to be sown starting now.
değişimin temelleri şimdiden atılmaya başlanmalı.

and the fruit of righteousness is sown in peace of them that make peace.
barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler.

light is sown for the righteous, and gladness for the upright in heart.
temiz yüreklilere sevinç saçar.

and these are they which are sown among thorns; such as hear the word,
yine bazıları dikenler arasında ekilen tohumlara benzerler. bunlar sözü işitirler, ama dünyasal kaygılar, zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler araya girip sözü boğar ve ürün vermesini engeller.

and he it is who hath sown you broadcast in the earth, and unto him ye will be gathered.
o'dur ki, sizi yeryüzünde yaratıp yaydı ve o'na götürüleceksiniz.

he explained the estimates were made from reports that indicate an increase in the sown areas for all types of agricultural products.
milosavlyeviç, tahminlerin bütün tarım ürünlerine yönelik ekili alanlarda artışa işaret eden raporlara dayandığını belirtti.

if we have sown unto you spiritual things, is it a great thing if we shall reap your carnal things?
aranıza ruhsal tohumlar ektiysek, sizden maddesel bir harman biçmemiz çok mu?

for, behold, i am for you, and i will turn unto you, and ye shall be tilled and sown:
sizi kayıracak, size yöneleceğim. İşlenecek, ekileceksiniz.

serbia's blockade has also sown anxiety among potential investors, who worry they will not be able to trade regionally if based in kosovo.
ayrıca sırbistan'ın koyduğu engeller de, merkezlerinin kosova'da olması halinde bölgesel ticaret yapamayacaklarından endişe eden potansiyel yatırımcılar arasında kaygılara yol açtı.

it is like a grain of mustard seed, which, when it is sown in the earth, is less than all the seeds that be in the earth:
tanrının egemenliği, hardal tanesine benzer. hardal, yeryüzünde toprağa ekilen tohumların en küçüğü olmakla birlikte, ekildikten sonra gelişir, bütün bahçe bitkilerinin boyunu aşar. Öylesine dal budak salar ki, kuşlar gölgesinde barınabilir.››

according to legend, his last words before execution were: "i have sown, let others reap."
denildiğine göre ferraios'un son sözleri "ben ektim, başkaları biçsin" olmuş.