Results for systematically translation from English to Turkish

every budgetary area systematically each year.
İŞbİrlİĞİ yapar

it is resolved systematically," he emphasised.
bu sorun sistematik şekilde çözülür." diye vurguladı.

i know that we have systematically annihilated the girl cell.
kız hücremizi sistematik bir biçimde imha ettiğimizi biliyorum.

can we all not systematically and consciously get infected?
hepimiz sistematiksiz ve bilinçsiz şekilde enfekte olamaz mıyız?

in 19 countries, these results are published systematically.
19 ülkede, bu sonuçlar sistematik olarak yayınlanmaktadır.

we need to systematically implement early access to counsel.
sistematik şekilde avukatlara erken erişim sağlamamız gerekiyor.

process qualification - processes are systematically checked and confirmed.
proses yeterlilik - prosesler sistematik olarak kontrol ve teyit edilir.

they systematically get things wrong and in the same ways that we do.
sistematik olarak şeyleri yanlış anlarlar ve bizim yaptığımız şekilde.

"turks are systematically humiliated with visas," aktar told setimes.
setimes'a verdiği demeçte, "türkler vizelerle sistematik şekilde aşağılanıyorlar." diyen aktar şöyle devam ediyor: "ab'li işadamları sabah bir uçağa atlayıp gidip anlaşmayı imzalayabiliyor, o kadar.

it was during this period that europeans attempted systematically to study human behaviour.
avrupalıların insan davranışı üzerine çalışmalarının sistematikleşmesi bu dönemde olmuştur.

and with that, he successfully organized 68 lawyers who have been systematically taking the cases.
adam büyük başarıyla organize ettiği 68 avukatlar artık sistematik şekilde dava alıyorlar.

and you'll discover that there are parts of the globe that are systematically cut off.
ve evrenin bölümlerinin olduğunu keşfediceksiniz ki sistemli şekilde mahrum bırakılıyorsunuz.

i was glad to see the decisiveness of tadic, to firmly and systematically confront this serious problem.
tadiç'in bu ciddi soruna sağlam ve sistemli bir şekilde karşı koymadaki kararlılığını görmek beni memnun etti.

so, what we did was, for the past 15 years, was to dissect out the neocortex, systematically.
iste, son on bes yildir bizim yaptigimiz da neokorteks'i sistematik olarak parcalara ayirmak ve incelemek oldu.

all providers of initial teacher education must systematically monitor and evaluate all aspects of provision in order to improve quality.
eğitim kalitesini arttırmak için temel öğretmenlik eğitimi sunan tüm kuruluşlar verdikleri eğitimi her yönüyle sistematik olarak denetlemeli ve değerlendirmelidir.

her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

in most other countries, and at eu level, the implementation of the actions set out in the national drug strategy is systematically monitored.
diğer çoğu ülkede ve ab düzeyinde, ulusal uyuşturucu stratejisinde belirtilen eylemlerin uygulanması sistematik olarak izlenmektedir.

"who now systematically and continuously educates the youth about how to act when they find themselves in any accident, including a fire?
mandiç, "gençleri, kendilerini yangın da dahil olmak üzere herhangi bir kaza mahallinde bulduklarında nasıl davranmaları gerektiği konusunda sistemli ve sürekli bir şekilde kim eğitiyor?

"when we introduced ˈbolognaˈ, we should have established a strong monitoring of the entire process from the beginning and systematically corrected bad things.
joviceviç, "'bologna'yı getirdiğimizde, sürece en başından itibaren güçlü bir izleme mekanizması kurmalıydık ve kötü şeyleri sistemli şekilde düzeltmeliydik.

according to the nfps, the approach of systematically integrating an individual risk assessment into counselling and treatment routines and organising group sessions on risk education and response for drug users is less common.
ancak bu tepkilerin kapsamına giren faaliyetler 13 ülkede nadiren kullanılmakta ve diğer bir beşinde ise hiç kullanılmamaktaydı (letonya, macaristan, polonya, romanya ve İsveç).