Results for thanks and which day is it on my ... translation from English to Turkish

until which day is it deferred?
(bu alametler) hangi vakte ertelenmiştir?

tom always calls me on my birthday.
tom her zaman doğum günümde beni arar.

do you like it on my wall
my foto like

for what day is it timed?
(bu alametler) hangi vakte ertelenmiştir?

don't put it on my desk.
onu masama koymayın.

i prefer to do it on my own.
onu tek başıma yapmayı tercih ederim.

put it on my father's account.
onu babamın hesabına yaz.

and on my seventeenth birthday, after my fake eye exam, the eye specialist just noticed it happened to be my birthday.
ve 17. doğumgünümde sahte göz muayenemden sonra doktor doğum günüm olduğunu fark etti.

but then again, it's on my list of didactic posters.
ve daha sonra tekrara bu benim öğretici poster listemin arasında yerini aldı.

say, [o muhammad], "it is not for me to change it on my own accord.
de ki, "onu kendiliğimden değiştiremem, benim açımdan bu olacak bir şey değildir.

what kind of reality is it on big brother when one can't even go outside?
dışarıya bile çıkamıyorsanız big brother’ın gerçekliği nerede kalıyor?

"so, can you change the design and put it on my forehead, so i can, you know, do this and eliminate my phantom fingers?"
"tasarımı değiştirip alnıma koyabilir misin? böylelikle şu hareketi yapıp hayalet parmaklarımı yok edebilirim."

say, [o muhammad], "it is not for me to change it on my own accord. i only follow what is revealed to me.
de ki: "onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım.

is it, then, when it hath befallen, that ye will believe therein now?- whereas ye have surely been hastening it on.
"gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız? Öyleyse neden onu şimdi çabuk isteyip duruyorsunuz?"

go with this shirt of mine and lay it on my father's face, he will become (again) a seer; and come to me with all your folk.
"bu gömleğimi götürün ve onu babamın yüzüne atın; gözü açılsın. tüm ailenizle birlikte bana gelin."

go, take this shirt, and do you cast it on my father's face, and he shall recover his sight; then bring me your family all together.'
"bu gömleğimi götürün ve onu babamın yüzüne atın; gözü açılsın. tüm ailenizle birlikte bana gelin."

and mr. ross said, "you're too smart to die and i don't want it on my conscience, so i'm leaving this school and i'm taking you with me."
ve bay ross bana, "Ölmek için çok zekisin, ve bunu vicdanımda taşımak istemiyorum, bu nedenle okuldan ayrılıyorum ve seni de yanımda götürüyorum" dedi.