Results for there is not a drop of water left translation from English to Turkish

there is a little water left.
biraz su kaldı.

there's a lot of water left.
bir sürü artmış su var.

there is little water left.
biraz su kaldı.

there is little water left in the glass.
bardakta çok az su kaldı.

the bird-cage is empty now, not a drop of water in the fountain.
kuş kafesim artık boş, çeşmede bir damla su yok.

superhydrophobic is how we measure a drop of water on a surface.
süperhidrofobik bir su damlasının bir yüzeyde nasıl davrandığının bir ölçüsü.

from a drop of seed.
bir spermden!

was he not once a drop of ejaculated semen,
dökülen meniden bir sperm değil miydi?

out of a drop of sperm!
bir spermden!

was he not a drop of fluid which gushed forth?
dökülen meniden bir sperm değil miydi?

and if you took a drop of that water, you might find a million diarrheal organisms.
eğer bu sudan bir damla alır ve incelerseniz içinde ishale neden olan organizmalardan milyonlarca bulabilirsiniz.

in each little drop of water you get 50 billion of these guys.
her bir su damlasında, bunlardan 50 milyar tane elde ediyorsunuz.

from a drop of sperm when it was emitted,
atıldığı zaman bir damlacık meniden.

from a drop of liquid, when it is added?
atıldığı zaman bir damlacık meniden.

from a drop of [seminal] fluid when emitted;
(rahime) atıldığı zaman nutfeden.

with every drop of water you drink, every breath you take, you're connected to the sea.
İçtiğiniz her yudum suyla, aldığınız her nefesle, denize bağlısınız.

it also instills that: you’re a drop of water. flow into the sea so that you could have a right to say i am the sea.
bir de şunu telkin eder: damlasın, denize karış ki, ben denizim demeye hakkın olsun!

for he maketh small the drops of water: they pour down rain according to the vapour thereof:
buharından yağmur damlatır.

and you actually start this game in a drop of water, as a very, very small single-cell creature, and right off the bat you basically just have to live, survive, reproduce.
oyuna su damlası olarak başlıyorsunuz; çok çok küçük, tek hücreli bir yaratık olarak. ve bir an önce yaşamak, hayatta kalmak, üremek zorundasınız.