Results for threatens translation from English to Turkish

greece threatens eu veto
yunanistan ab vetosuyla tehdit etti

photography threatens fantasy.
fotoğraf fantazi için bir tehdittir.

but what really threatens humanity?
ama insanlığı gerçekten tehdit eden nedir?

by that allah threatens his servants.
allah kullarını bununla korkutur.

eu rift over turkey threatens membership talks
ab'de türkiye hakkında süren anlaşmazlık, Üyelik müzakerelerini tehdit ediyor

he says the akp threatens secularism in turkey.
yalçınkaya akp'nin türkiye'de laikliği tehdit ettiğini ileri sürüyor.

"transnational crime threatens the world economy.
brennan, "uluslar ötesi suç dünya ekonomisini tehdit etmektedir.

eu threatens to cancel serbia's saa talks
ab'den sırbistan'a saa müzakerelerini iptal tehdidi

the husband, furious, threatens to kill the american.
koca öfkeli ve amerikalı kadın'ı ölümle tehdit ediyor.

anti-serb group threatens to kill rs prime minister
sırp karşıtı grup sc başbakanını öldürmekle tehdit etti

romania threatens retaliation over possible schengen accession delay
romanya, schengen üyeliğindeki gecikme yüzünden rest çekti

turkey's erdogan threatens to expel armenian immigrants
türk lider erdoğan ermeni göçmenleri sınırdışı etmekle tehdit etti

ashdown threatens sanctions against bosnian serb party for obstructionism
ashdown'dan bosnalı sırp partisine, engellemecilik yüzünden yaptırım tehdidi

satan threatens you with poverty and commands you to commit sin.
Şeytan size fakirliği söz verir ve kötülüğü emreder.

by that allah threatens his servants. o my servants, then fear me.
İşte allah, kullarını bundan korkutuyor, "ey kullarım! benden korkun." (diyor).

barroso: lack of war crimes co-operation threatens belgrade's eu association
barroso: savaş suçlarında işbirliği eksikliği belgrad'ın ab üyeliğini tehdit ediyor

[...] whenever threatens to get boring, something always happens to recapture your interest.
[...] ne zaman sıkıcı olmaya başlasa ilginizi çekecek bir şey sürekli oluyor.

and they threaten you with others beside him!
durmuşlar da seni o'ndan başkalarıyla korkutuyorlar.