Results for why you not put picture you are h... translation from English to Turkish

you are handsome.
sen yakışıklısın.

then why do you not, if you are not to be recompensed,
eğer (öldükten sonra) cezalandırılmayacaksanız

then why do you not restore it, if you are not subject
eğer (öldükten sonra) cezalandırılmayacaksanız

why do you not bring us the angels, if you are truthful?”
"doğru sözlü isen bize melekleri getirsene."

why do you not bring down the angels upon us, if you are truthful?"
"doğru sözlü isen bize melekleri getirsene."

do you not restore his soul, if you are truthful?
(bu sözünüzde doğru iseniz) o(çıkmakta olan ca)nı geri döndürsenize!

god counsels you not to do a thing like this, if you are believers.
allah size öğüt veriyor ki eğer inananlar iseniz böyle bir şeye bir daha asla dönmeyesiniz.

can you not bring him back? (answer) if you are truthful
(bu sözünüzde doğru iseniz) o(çıkmakta olan ca)nı geri döndürsenize!

i do not really understand why you are so late.
neden bu kadar geç kaldığını gerçekten anlamıyorum.

could you please tell me again why you are late?
niçin geç kaldığını bana tekrar söyler misin?

i can't understand why you are so critical of him.
niçin onu bu kadar eleştirdiğini anlamıyorum.

those who came after them say: 'forgive us our lord, and forgive our brothers who were believers before us. do not put in our hearts any spite towards those who believe. lord, you are the gentle, the most merciful'
ve onlardan sonra gelenler de rabbimiz derler, suçlarımızı ört bizim ve bizden önce inanan kardeşlerimize ve inananlara karşı gönlümüze bir kin, bir haset verme; rabbimiz, şüphe yok ki sen esirgeyicisin, rahimsin.

keep perfect our light for us [and do not put it off till we cross over the sirat (a slippery bridge over the hell) safely] and grant us forgiveness. verily, you are able to do all things."
işıkları, önlerinden sağ yanlarına doğru yayılır ve, "rabbimiz, bizim için ışığımızı tamamla ve bizi bağışla; sen herşeye gücü yetensin," derler.

(and it also belongs to) those who came after them, and who pray: “lord, forgive us and our brethren who have preceded us in faith, and do not put in our hearts any rancour towards those who believe. lord, you are the most tender, the most compassionate.”
ve onlardan sonra gelenler de rabbimiz derler, suçlarımızı ört bizim ve bizden önce inanan kardeşlerimize ve inananlara karşı gönlümüze bir kin, bir haset verme; rabbimiz, şüphe yok ki sen esirgeyicisin, rahimsin.