Results for accroître translation from French to Turkish

accroître
bir adım yukarı

vous ne ferez qu'accroître ma perte.
bana zararımı artırmaktan başka birşey yapamazsınız" dedi.

mais mon appel n'a fait qu'accroître leur fuite.
"fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı."

cependant, cela ne fait qu'accroître la perdition des injustes.
ama bu, zalimlerin yıkımını artırmaktan başka katkı sağlamıyor.

la création de conditions favorables aux énergies renouvelables est un élément essentiel pour accroître leur part de marché.
yenilenebilir enerjilerin pazar payını artırmak için olumlu koşullar yaratmak temel bir şarttır.

les causes sont multiples, mais le changement climatique devrait accroître à la fois la fréquence et la gravité de ces phénomènes.
emisyonları azaltsak bile, sera gazlarının tarihsel birikimi belli bir düzeyde iklim değişikliğine yol açacaktır – yani bir takım etkiler olacaktır.

pourquoi les méchants vivent-ils? pourquoi les voit-on vieillir et accroître leur force?
yaşlandıkça güçleri artıyor?

la très forte puissance de cette substance peut accroître le risque de surdose, bien qu’elle puisse passer inaperçue dans un dépistage toxicologique.
bu maddenin çok yüksek olan etki gücü aşırıdozda uyuşturucu riskini artırabilirken toksikolojik taramada göze çarpmayabilir.

programmes de mise à disposition de matériel d’injection consommateurs de drogue par injection, est suggérée pour accroître la participation volontaire aux tests de dépistage du vih.
bulunmaktadır. uyuşturucu kullanıcıları, hiv’e ek olarak, başka cinsel yolla bulaşan hastalıklar (cybh) kapma riskine de daha fazla maruz kalabilirler ve uyuşturucu tedavi hizmetleri, tespit edilmemiş cybh’lerin teşhis edilmesinde önemli bir rol oynayabilir.

la rentabilité d'ixquick lui permet d'investir de manière importante dans le domaine de la conception de logiciels pour accroître encore la sécurité de ses systèmes.
ixquick'in kârlılığı, yazılım geliştirme alanında ve daha fazla kişisel gizlilik sağlama konusunda büyük yatırımlar yapmamıza olanak sağlamıştır.

toutefois, le caractère envahissant de la violence sur certains marchés de la drogue pourrait accroître la probabilité pour les usagers de drogue de devenir auteurs ou victimes d’actes violents.
bununla beraber, uyuşturucu pazarlarında şiddetin yaygınlığı, uyuşturucu kullanıcılarının şiddet içeren suçların failleri veya mağdurları haline gelmesi olasılığını artırabilir.

en grèce, le plan d’action national 2002-2006 a eu pour effet d’accroître la variété et la couverture des programmes de traitement disponibles.
yunanistan’da ise, 2002-06 eylem planının bir sonucu da, mevcut tedavi programlarının tipi ve kapsamında meydana gelen artış olmuştur.

il en va de même pour les campagnes menées dans les mass médias, qui peuvent comporter le risque d’accroître la propension à la consommation de drogue (21).
aynı durum, madde kullanma eğilimini artırma riskleri taşıyabilen kitle iletişim araçları kampanyaları için de geçerlidir (21).

les politiques d’adaptation devraient inclure des mesures visant à réduire d’autres pressions, non climatiques, de sorte à accroître la résilience des écosystèmes marins et des zone côtières face au changement climatique.
uyum politikalarının, deniz ekosistemleri ile kıyı bölgelerinin iklim değişikliği ne direncini artırmak için diğer, iklimsel olmayan, baskıları da azaltacak tedbirler içermesi gerekmektedir.

aborder la productivité des ressources et l'efficacité énergétique, le remplacement des ressources non-renouvelables par des ressources renouvelables, et le comblement des lacunes en termes d'efficacité des ressources entre l'ue-15 et ue-12, peuvent offrir des possibilités d'accroître la compétitivité européenne.
kaynak üretkenliğinin ve enerji verimliliğinin ele alınması, yenilenemez kaynakların yerine yenilenebilir kaynakların konması ve kaynak verimliliğinde ab-15 ülkeleriyle ab-12 Üye devletleri arasındaki farkların kapatılmasına yönelinmesi, avrupa’nın rekabet gücünde artış fırsatları hazırlayabilir.