From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
au-dessus des têtes des animaux, il y avait comme un ciel de cristal resplendissant, qui s`étendait sur leurs têtes dans le haut.
kubbeye benzer, billur gibi parlak ve korkunç bir şey canlı yaratıkların başları üzerine yayılmıştı.
il y a encore devant le trône comme une mer de verre, semblable à du cristal. au milieu du trône et autour du trône, il y a quatre êtres vivants remplis d`yeux devant et derrière.
tahtın önünde billur gibi, sanki camdan bir deniz vardı. tahtın ortasında ve çevresinde, önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık duruyordu.
alors, [salomon] lui dit: «ceci est un palais pavé de cristal». - elle dit: «seigneur, je me suis fait du tort à moi-même: je me soumets avec salomon à allah, seigneur de l'univers».
(kadın lider), "rabbim, kendime haksızlık etmişim. süleyman ile birlikte evrenlerin rabbi allah'a teslim oldum," dedi