Results for vorbringen translation from German to Turkish

sie werden euch entschuldigungen vorbringen, wenn ihr zu ihnen zurückkehrt.
(savaştan gelip) kendilerine döndüğünüzde size özürler sayarlar.

sprich: besitzt ihr irgendein wissen, das ihr uns vorbringen könnt?
de ki: "sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var?

sag: habt ihr (irgendein) wissen, das ihr uns vorbringen könnt?
de ki: "sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var?

zeige uns, was wir ihm sagen sollen; denn wir können nichts vorbringen vor finsternis.
Çünkü karanlık yüzünden sözümüze düzen veremiyoruz.

da sie aber her zusammenkamen, machte ich keinen aufschub und hielt des andern tages gericht und hieß den mann vorbringen;
onlar benimle buraya gelince, hiç vakit kaybetmeden, ertesi gün yargı kürsüsüne oturup adamın getirilmesini buyurdum.

sprich: besitzt ihr irgendein wissen, das ihr uns vorbringen könnt? ihr folgt ja nur vermutungen, und ihr stellt nur schätzungen an.
ama gerçek şu ki: siz sadece kuru bir zannın ardından gidiyorsunuz düpedüz yalan atıyorsunuz.” [43,20; 16,35]

das bewirkt eher, daß sie das zeugnis seinem inhalt entsprechend vorbringen oder eben fürchten, daß nach ihren eiden (andere) eide zugelassen werden.
bu (usul), şahitliği gerektiği şekilde yapmaya, yahut yeminlerinden sonra, yeminlerin (mirasçılar tarafından) reddedilmesinden korkmalarına (çekinmelerine çare olarak) daha uygundur.

und sie sagten: "welches zeichen du uns auch vorbringen magst, um uns damit zu bezaubern, so werden wir dir nicht glauben."
"bizi büyülemek için ne kadar mucize (ayet) getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz," dediler.

sag: habt ihr (irgendein) wissen, das ihr uns vorbringen könnt? ihr folgt ja nur mutmaßungen, und ihr stellt nur schätzungen an.
ama gerçek şu ki: siz sadece kuru bir zannın ardından gidiyorsunuz düpedüz yalan atıyorsunuz.” [43,20; 16,35]

o prophet, wenn gläubige frauen zu dir kommen, um dir den treueid zu leisten, daß sie allah nichts beigesellen, nicht stehlen, keine unzucht begehen, ihre kinder nicht töten, keine verleumdung vorbringen, die sie vor ihren (eigenen) händen und füßen ersinnen, und sich dir nicht widersetzen in dem, was recht ist, dann nimm ihren treueid an und bitte allah für sie um vergebung.
ey peygamber! mümin hanımlar:allah'a hiç bir sûrette ortak tanımamak hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, hiç yoktan yalan uydurup iftira atmamak, bulduğu bir çocuğu, kocasına isnat etmemek veya gayr-ı meşrû bir çocuk dünyaya getirip onu kocasına mal etmemek, senin kendilerine emredeceğin meşrû olan herhangi bir konuda sana karşı gelmemek hususlarında sana biat etmeye geldiklerinde, sen de onların biatlarını kabul et ve onlar için allah’tan af dile.