Results for wuchs translation from German to Turkish

das wort gottes aber wuchs und mehrte sich.
tanrının sözü ise yayılıyor, etkisini artırıyordu.

also mächtig wuchs das wort des herrn und nahm überhand.
böylelikle rabbin sözü güçlü biçimde yayılıp etkinlik kazanıyordu.

dein wuchs ist hoch wie ein palmbaum und deine brüste gleich den weintrauben.
salkım salkım memelerin.

da nun das kraut wuchs und frucht brachte, da fand sich auch das unkraut.
ekin gelişip başak salınca, deliceler de göründü.

in den letzten jahren wuchs das bewusstsein für umweltveränderungen und die notwendigkeit schnellen politischen handelns.
son birkaç yıldır, çevresel değişimlerle ve acil siyasi girişimlerin gerekliliğiyle ilgili artan bir farkındalık gözlemlenmekte.

und es wuchs bis an des himmels heer und warf etliche davon und von den sternen zur erde und zertrat sie.
göklerin ordusuna erişinceye dek büyüdü. gökteki ordudan ve yıldızlardan bazılarını yeryüzüne düşürdü, ayakları altına alıp çiğnedi.

aber das kind wuchs und ward stark im geist, voller weisheit, und gottes gnade war bei ihm.
Çocuk büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte yetkinleşiyordu. tanrının lütfu onun üzerindeydi.

der hatte drei reben, und er grünte, wuchs und blühte, und seine trauben wurden reif;
Üç çubuğu vardı. tomurcuklar açar açmaz çiçeklendi, salkım salkım üzüm verdi.

da nun die zeit der verheißung nahte, die gott abraham geschworen hatte, wuchs das volk und mehrte sich in Ägypten,
‹‹tanrının İbrahime verdiği sözün gerçekleşeceği zaman yaklaştığında, mısırdaki halkımızın nüfusu bir hayli çoğalmıştı.

und aus einem wuchs ein kleines horn; das ward sehr groß gegen mittag, gegen morgen und gegen das werte land.
bu boynuzların birinden başka bir küçük boynuz çıktı; güneye, doğuya ve güzel Ülkeyefı doğru yayılarak çok güçlendi.

und das kindlein wuchs und ward stark im geist; und er war in der wüste, bis daß er sollte hervortreten vor das volk israel.
Çocuk büyüyor, ruhsal yönden güçleniyordu. İsrail halkına görüneceği güne dek ıssız yerlerde yaşadı.

und etliches fiel auf ein gutes land und brachte frucht, die da zunahm und wuchs; etliches trug dreißigfältig und etliches sechzigfältig und etliches hundertfältig.
kimi ise iyi toprağa düştü, büyüyüp çoğaldı, ürün verdi. bazısı otuz, bazısı altmış, bazısı da yüz kat ürün verdi.››

aber sie spotteten der boten gottes und verachteten seine worte und äfften seine propheten, bis der grimm des herrn über sein volk wuchs, daß kein heilen mehr da war.
ama onlar tanrının ulaklarıyla alay ederek sözlerini küçümsediler, peygamberlerini aşağıladılar. sonunda rabbin halkına karşı öfkesi kurtuluş yolu bırakmayacak kadar alevlendi.

die wasser machten, daß er groß ward, und die tiefe, daß er hoch wuchs. ihre ströme gingen rings um seinen stamm her und ihre bäche zu allen bäumen im felde.
kanalları kırdaki bütün ağaçlara erişiyordu.

und ich hob meine augen auf und sah, und siehe, ein widder stand vor dem wasser, der hatte zwei hohe hörner, doch eins höher denn das andere, und das höchste wuchs am letzten.
gözlerimi kaldırıp bakınca kanal kıyısında duran bir koç gördüm; iki uzun boynuzu vardı. boynuzlardan daha geç çıkanı öbüründen daha uzundu.

obwohl peking vor allem wirtschaftliche gründe haben dürfte - chinas wirtschaftlicher einfluss in der region wuchs in den letzten jahren exponentiell an -, ist die großmacht auch über die wachsende bedrohung durch dschihadisten im nahen osten besorgt.
pekin, esasen ekonomi kaynaklı hareket ediyor olmakla birlikte(bölgedeki ekonomik etkisi son yıllarda katlanarak artmakta) ortadoğu'da artan cihatçılık tehlikesine karşı da alarma geçmiş durumda.

wucher
tefecilik