Results for carne translation from Italian to Turkish

carne
et

carne bovina
et

lo stolto incrocia le braccia e divora la sua carne
akılsız ellerini kavuşturup kendi kendini yer.

ma quando apparirà in lui carne viva, sarà chiamato immondo
ama kızıl et görülüyorsa, kişi kirli sayılacaktır.

qualcuno di voi mangerebbe la carne del suo fratello morto?
biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?

guarda come riuniamo le ossa e come le rivestiamo di carne.”
hele o kemiklere bak, onları nasıl birbirinin üzerine kaldırıyoruz? sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?"

che diremo dunque di abramo, nostro antenato secondo la carne
Şu halde soyumuzun atası İbrahimin durumu için ne diyelim?

hai tu forse occhi di carne o anche tu vedi come l'uomo
İnsanın gördüğü gibi mi görüyorsun?

egli ha consumato la mia carne e la mia pelle, ha rotto le mie ossa
etimi, derimi yıprattı, kemiklerimi kırdı.

chi mangia la mia carne e beve il mio sangue dimora in me e io in lui
bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda.

d'altra parte, è più necessario per voi che io rimanga nella carne
ama hayatta kalmam sizin için daha gereklidir.

e tu non gema sulla tua sorte, quando verranno meno il tuo corpo e la tua carne
etinle bedenin tükendiğinde.

allora la sua carne sarà più fresca che in gioventù, tornerà ai giorni della sua adolescenza
gençlik günlerine döner.

qualcuno di voi mangerebbe la carne del suo fratello morto? ne avreste anzi orrore!
birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır?

abitavano nei sepolcri, passavano la notte in nascondigli, mangiavano carne suina e cibi immondi nei loro piatti
kaplarında haram et var.

in una sola casa si mangerà: non ne porterai la carne fuori di casa; non ne spezzerete alcun osso
fısıh eti evde yenmeli, evin dışına çıkarılmamalı. kemikleri kırmayacaksınız.

i quali non da sangue, né da volere di carne, né da volere di uomo, ma da dio sono stati generati
onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, tanrıdan doğdular.

altri salvateli strappandoli dal fuoco, di altri infine abbiate compassione con timore, guardandovi perfino dalla veste contaminata dalla loro carne
kimini ateşten çekip kurtarın. kimine de korkuyla merhamet edin. ama günahlı bir bedenin lekelediği giysiden bile tiksinin.

chi semina nella sua carne, dalla carne raccoglierà corruzione; chi semina nello spirito, dallo spirito raccoglierà vita eterna
kendi benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. ruha eken, ruhtan sonsuz yaşam biçecektir.

considerate infatti la vostra chiamata, fratelli: non ci sono tra voi molti sapienti secondo la carne, non molti potenti, non molti nobili
kardeşlerim, aldığınız çağrıyı düşünün. birçoğunuz insan ölçülerine göre bilge, güçlü ya da soylu kişiler değildiniz.