Results for greci translation from Italian to Turkish

greci
yunanlar

e mentre i giudei chiedono i miracoli e i greci cercano la sapienza
yahudiler doğaüstü belirtiler ister, greklerse bilgelik arar.

ogni sabato poi discuteva nella sinagoga e cercava di persuadere giudei e greci
pavlus, her Şabat günü havrada tartışarak hem yahudileri hem grekleri ikna etmeye çalışıyordu.

non date motivo di scandalo né ai giudei, né ai greci, né alla chiesa di dio
yahudilerin, greklerin ya da tanrı topluluğunun tökezleyip düşmesine neden olmayın.

ma per coloro che sono chiamati, sia giudei che greci, predichiamo cristo potenza di dio e sapienza di dio
oysa mesih, çağrılmış olanlar için -ister yahudi ister grek olsun- tanrının gücü ve tanrının bilgeliğidir.

tra quelli che erano saliti per il culto durante la festa, c'erano anche alcuni greci
bayramda tapınmak üzere yeruşalime gidenler arasında bazı grekler vardı.

gli aggressori sono entrati nella stazione gridando slogan fascisti come "non sarete mai dei greci!".
grup metro istasyonuna "hiçbir zaman yunan olamayacaksınız" gibi faşist sloganlar söyleyerek girdiler.

il fatto fu risaputo da tutti i giudei e dai greci che abitavano a efeso e tutti furono presi da timore e si magnificava il nome del signore gesù
bu haber, efeste yaşayan bütün yahudilerle greklere ulaştı. hepsini bir korku aldı ve rab İsanın adı büyük bir saygınlık kazandı.

alcuni di loro furono convinti e aderirono a paolo e a sila, come anche un buon numero di greci credenti in dio e non poche donne della nobiltà
onlardan bazıları, tanrıya tapan greklerden büyük bir topluluk ve ileri gelen kadınların da birçoğu ikna olup pavlusla silasa katıldılar.

ma alcuni fra loro, cittadini di cipro e di cirène, giunti ad antiochia, cominciarono a parlare anche ai greci, predicando la buona novella del signore gesù
ama içlerinden kıbrıslı ve kireneli olan bazı adamlar antakyaya gidip greklerle de konuşmaya başladılar. onlara rab İsayla ilgili müjdeyi bildirdiler.

e in realtà noi tutti siamo stati battezzati in un solo spirito per formare un solo corpo, giudei o greci, schiavi o liberi; e tutti ci siamo abbeverati a un solo spirito
İster yahudi ister grek, ister köle ister özgür olalım, hepimiz bir beden olmak üzere aynı ruhta vaftiz edildik ve hepimizin aynı ruhtan içmesi sağlandı.

che dunque? dobbiamo noi ritenerci superiori? niente affatto! abbiamo infatti dimostrato precedentemente che giudei e greci, tutti, sono sotto il dominio del peccato
Şimdi ne diyelim? biz yahudiler öteki uluslardan üstün müyüz? elbette değiliz. İster yahudi ister grek olsun, daha önce herkesi günahın denetiminde olmakla suçladık.

«uomini d'israele, aiuto! questo è l'uomo che va insegnando a tutti e dovunque contro il popolo, contro la legge e contro questo luogo; ora ha introdotto perfino dei greci nel tempio e ha profanato il luogo santo!»
‹‹ey İsrailliler, yardım edin!›› diye bağırdılar. ‹‹her yerde herkese, halkımıza, kutsal yasaya ve bu kutsal yere karşı öğretiler yayan adam budur. Üstelik tapınağa bazı grekleri sokarak bu kutsal yeri kirletti.››