Trying to learn how to translate from the human translation examples.
From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
manderò il libro per posta.
kitabı sana postayla göndereceğim.
Last Update: 2014-02-01
Usage Frequency: 1
Quality:
allora mi disse: và, perché io ti manderò lontano, tra i pagani»
‹‹rab bana, ‹git› dedi, ‹seni uzaktaki uluslara göndereceğim.› ››
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
se tu rifiuti di lasciar partire il mio popolo, ecco io manderò da domani le cavallette sul tuo territorio
halkımı salıvermeyi reddedersen, yarın ülkene çekirgeler göndereceğim.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
manderò un fuoco su magòg e sopra quelli che abitano tranquilli le isole: sapranno che io sono il signore
magogun ve kıyıda güvenlik içinde yaşayanların üzerine ateş yağdıracağım. o zaman benim rab olduğumu anlayacaklar. tuvalın baş önderi››.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
perché ne bevano, ne restino inebriate ed escano di senno dinanzi alla spada che manderò in mezzo a loro»
Şarabı içince sendeleyecek, üzerlerine göndereceğim kılıç yüzünden çıldıracaklar.››
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
farò di loro e delle regioni attorno al mio colle una benedizione: manderò la pioggia a tempo opportuno e sarà pioggia di benedizione
onları da dağımın çevresini de bereketli kılacağım. yağmuru zamanında yağdıracağım. bereketli yağmurlar olacak.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
io manderò i popoli più feroci e s'impadroniranno delle loro case, abbatterò la superbia dei potenti, i santuari saranno profanati
ulusların en kötülerini buraya getireceğim; evlerinizi mülk edinecekler. güçlülerin gururuna son vereceğim. kutsal yerleri kirletilecek.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
disse allora il padrone della vigna: che devo fare? manderò il mio unico figlio; forse di lui avranno rispetto
‹‹bağın sahibi, ‹ne yapacağım?› dedi. ‹sevgili oğlumu göndereyim. belki onu sayarlar.›
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
allora tutti gli uomini che avranno deciso di recarsi in egitto per dimorarvi moriranno di spada, di fame e di peste. nessuno di loro scamperà o sfuggirà alla sventura che io manderò su di loro
yerleşmek üzere mısıra gitmeye kararlı olan herkes kılıçtan, kıtlıktan, salgın hastalıktan ölecek. başlarına getireceğim felaketten kurtulup sağ kalan olmayacak.›
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
ma il signore mi disse: «non dire: sono giovane, ma và da coloro a cui ti manderò e annunzia ciò che io ti ordinerò
rab, ‹‹ ‹gencim› deme›› dedi, ‹‹seni göndereceğim herkese gidecek, sana buyuracağım her şeyi söyleyeceksin.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
e io manderò su di voi quello che il padre mio ha promesso; ma voi restate in città, finché non siate rivestiti di potenza dall'alto»
ben de babamın vaat ettiğini size göndereceğim. ama siz, yücelerden gelecek güçle kuşanıncaya dek kentte kalın.››
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
ascolta dunque, giosuè sommo sacerdote, tu e i tuoi compagni che siedono davanti a te, poiché essi servono da presagio: ecco, io manderò il mio servo germoglio
‹‹ ‹ey başkâhin yeşu, sen ve önünde oturan kâhin arkadaşların, dinleyin! Çünkü onlar gelecek olayların önbelirtisidir. dal adındaki kulumu ortaya çıkarıyorum.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
ecco manderò a prendere tutte le tribù del settentrione, le manderò contro questo paese, contro i suoi abitanti e contro tutte le nazioni confinanti, voterò costoro allo sterminio e li ridurrò a oggetto di orrore, a scherno e a obbrobrio perenne
ben de bütün kuzeydeki halkları ve kulum babil kralı nebukadnessarı çağırtacağım›› diyor rab, ‹‹onları bu ülkeye de burada yaşayanlarla çevresindeki bütün uluslara da karşı getireceğim. bu halkı tamamen yok edeceğim, ülkelerini dehşet ve alay konusu edip sonsuz bir viraneye çevireceğim.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
dice infatti il signore dio: quando manderò contro gerusalemme i miei quattro tremendi castighi: la spada, la fame, le bestie feroci e la peste, per estirpare da essa uomini e bestie
‹‹egemen rab şöyle diyor: yeruşalimdeki insanları ve hayvanları yok etmek için üzerine dört ağır yargımı -kılıcı, kıtlığı, yabanıl hayvanları, salgın hastalığı- gönderdiğimde daha neler neler olacak!
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
anzi, se sarete pazienti e pii, quando i nemici verranno contro di voi, il vostro signore vi manderà l'ausilio di cinquemila angeli guerrieri.
evet, eğer sabreder ve itaatsizlikten sakınırsanız, -düşmanlarınız da hemen üzerinize geliverirlerse- rabbiniz, formalı formalı tam beş bin melek göndererek size yardım edecektir.
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality: