Results for jevandjelja translation from Serbian to Turkish

poèetak jevandjelja isusa hrista sina božjeg.
tanrının oğlu İsa mesihle ilgili müjdenin başlangıcı.

tako i gospod zapovedi da oni koji jevandjelje propovedaju od jevandjelja žive.
bunun gibi, rab müjdeyi yayanların da geçimlerini müjdeden sağlamasını buyurdu.

a ovi iz ljubavi, znajuæi da za odbranu jevandjelja ležim u tamnici.
Ötekilerse mesihi temiz yürekle değil, bencil tutkularla duyuruyorlar. böylece tutukluluğumda bana sıkıntı vereceklerini sanıyorlar.

a znam da kad dodjem k vama, doæi æu s obilnim blagoslovom jevandjelja hristovog.
yanınıza geldiğimde, mesihin bereketinin doluluğuyla geleceğimi biliyorum.

kojima se ni sahat ne podasmo u pokornost, da istina jevandjelja ostane medju nama.
müjde gerçeği sürekli sizinle kalsın diye bir an bile onlara boyun eğip teslim olmadık.

ja ga htedoh da zadržim kod sebe, da mi mesto tebe posluži u okovima jevandjelja;
müjdenin uğruna tutuklu kaldığım sürece senin yerine bana hizmet etmesi için onu yanımda alıkoymak isterdim; ama senin onayın olmadan bir şey yapmak istemedim. Öyle ki, yapacağın iyilik zorunluluktanmış gibi görünmesin, gönülden olsun.

hoæu, pak, da znate, braæo, da ovo što se radi sa mnom izidje za napredak jevandjelja,
kardeşler, şunu bilmenizi isterim: başıma gelenler daha çok müjdenin yayılmasına yaramıştır.

ogledom poreze ove hvaleæi boga za vaše pokorno priznanje jevandjelja hristovog, i za prostotu podele k njima i k svima,
onlar, içtenliğinizi kanıtlayan bu hizmetten ötürü, açıkça benimsediğiniz mesih müjdesine uyarak kendileriyle ve herkesle malınızı cömertçe paylaştığınız için tanrıyı yüceltiyorlar.

jer ko hoæe dušu svoju da saèuva, izgubiæe je; a ko izgubi dušu svoju mene radi i jevandjelja onaj æe je saèuvati.
canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını benim ve müjdenin uğruna yitiren ise onu kurtaracaktır.

jer ako propovedam jevandjelje, nema mi hvale: jer mi je za nevolju; i teško meni ako jevandjelja ne propovedam.
müjdeyi yayıyorum diye övünmeye hakkım yok. Çünkü bunu yapmakla yükümlüyüm. müjdeyi yaymazsam vay halime!

kakva mi je dakle plata? da propovedajuæi jevandjelje uèinim bez plate jevandjelje hristovo, da ne èinim po svojoj vlasti u propovedanju jevandjelja.
peki, ödülüm nedir? müjdeyi karşılıksız yaymak ve böylece müjdeyi yaymaktan doğan hakkımı kullanmamaktır.

kao što je pravo da ja ovo mislim za sve vas, jer vas imam u srcu u okovima svojim i u odgovoru i potvrdjivanju jevandjelja, kao sve zajednièare sa mnom u blagodati.
hepiniz için böyle düşünmekte haklıyım. her an yüreğimdesiniz. İster zincire vurulmuş, ister müjdeyi savunup doğrulamakta olayım, hepiniz benimle birlikte tanrının lütfuna ortaksınız.

ako samo ostanete u veri utemeljeni i tvrdi, i nepokretni od nade jevandjelja, koje èuste, koje je propovedano svoj tvari pod nebom, kome ja pavle postadoh sluga.
yeter ki, duyduğunuz müjdenin verdiği umuttan kopmadan, imanda temellenip yerleşmiş olarak kalın. ben pavlus, göğün altındaki bütün yaratılışa duyurulan bu müjdenin hizmetkârı oldum.

a znate i vi, filibljani, da od poèetka jevandjelja, kad izidjoh iz makedonije, nijedna mi crkva ne prista u stvar davanja i uzimanja osim vas jednih;
siz de bilirsiniz, ey filipililer, müjde yayılmaya başladığında, makedonyadan ayrılışımdan sonra sizden başka hiçbir topluluk karşılıklı yardımlaşma konusunda benimle işbirliği yapmadı.

a kad ja videh da ne idu pravo k istini jevandjelja, rekoh petru pred svima: kad ti koji si jevrejin neznabožaèki a ne jevrejski živiš, zašto neznabošce nagoniš da žive jevrejski?
müjde gerçeğine uygun davranmadıklarını görünce hepsinin önünde kefasa şöyle dedim: ‹‹yahudi olduğun halde yahudi gibi değil, öteki uluslardan biri gibi yaşıyorsun, nasıl olur da ulusları yahudi gibi yaşamaya zorlarsın?

a isus odgovarajuæi reèe: zaista vam kažem: nema nikoga koji je ostavio kuæu, ili braæu, ili sestre, ili oca, ili mater, ili ženu, ili decu, ili zemlju, mene radi i jevandjelja radi,
‹‹size doğrusunu söyleyeyim›› dedi İsa, ‹‹benim ve müjdenin uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur.