Results for poklone translation from Serbian to Turkish

oni ne bi trebalo da prihvataju poklone ili mito.
buna karşılık hediye veya rüşvet kabul etmeyecek.

zauzvrat deca dobijaju kolače, novac i druge poklone.
bunun karşılığında çocuklara pasta, para ve başka hediyeler verilir.

praznične poklone prave deca u nemačkoj i šalju ih u selo.
bayramlarda, almanya'daki çocuklar tarafından yapılmış hediyeler köye gönderiliyor.

lakomac zatire svoju kuæu, a ko mrzi na poklone živ æe biti.
rüşvetten nefret edense rahat yaşar.

kada deda mraz donosi poklone, zahvalnost na dečijim licima je očigledna.
noel baba hediye getirdiğinde, çocukların sevinci yüzlerinden okunuyor.

deca otvaraju poklone u beogradu. [nikola barbutov/setimes]
belgrad'da hediyelerini açan çocuklar görülüyor. [nikola barbutov/setimes]

za to vreme ja se ugojim i naložim mojim patuljcima da naprave poklone.
bu dönemde kilo alıyorum ve orman cinlerime hediyeler yaptırıyorum.

dodatni novac obično se potroši na poklone i proizvode koji bi inače bili nepriuštivi.
açıktan gelen bu para, genelde başka türlü alınamayacak hediyeler ve ürünlere harcanıyor.

jer æe opusteti zbor licemerski, i oganj æe spaliti šatore onih koji primaju poklone.
rüşvetçilerin çadırlarını ateş yakıp yok eder.

razmenili su dobre želje sa porodicom i prijateljima, a roditelji su dali poklone svojoj deci.
aileler ve arkadaşlarla karşılıklı tebrikleşildi ve ardından anne ve babalar çocuklarına hediyeler verdi.

ljudi će dugo i dobro razmisliti pre nego što poklone svoj teško stečeni novac, kaže trebješanin.
trebjesanin, insanların zor kazanılmış paralarını bağışlamadan önce uzun ve ayrıntılı şekilde düşüneceklerini söylüyor.

sveti nikola, koji se slavi 6. decembra, donosi poklone deci i ostavlja ih u crvenim čarapama.
kutlamaları 6 aralık’ta yapılan aziz nikola, çocuklara hediyeler getirip kırmızı çorapların içine bırakır.

posle ručka, ljudi su odlazili jedni drugima u posetu noseći slaktiše i poklone, zajedno sa lepim željama.
Öğle yemeğinden sonra aileler ellerinde tatlılar ve hediyelerle birbirlerini ziyaret edip iyi dileklerini sundular.

bez obzira da li verujete u legendu o deda mrazu, jedna stvar je sigurna -- svaka nova godina znači poklone.
noel baba efsanesine ister inanın ister inanmayın, bir şey kesin: noel demek hediye demek.

prema istraživanju visa korporejšna, 62 odsto hrvata uglavnom će kupovati poklone za decu, 53 odsto za svoje partnere i 35 odsto za rođake.
visa corporation'ın bir araştırmasına göre, hırvatların %62'si daha çok çocuklara, %53'ü partnerine, %35'iyse akrabalarına hediye alacak.

starija deca, pored toga što dobijaju poklone, počinju da shvataju da je to vreme kada slavimo isusovo rođenje“, kaže on.
daha büyük çocuklar içinse hediyelerin ötesinde; bunun İsa'nın doğumunu kutladığımız dönem olduğunu anlamaya başlıyorlar."

njime bi se proširila lista članova porodica državnih službenika protiv kojih može da se vodi istraga u slučaju da postoji sumnja o proneveri i zabranilo državnim službenicima da prihvataju poklone u vrednosti preko 50 evra.
söz konusu yasa, bir zimmete para geçirme davasında haklarında soruşturma açılabilecek memur aile fertleri listesini genişletiyor ve memurların 50 avrodan değerli hediyeler almasını yasaklıyor.

sve božićne i novogodišnje zabave u javnom sektoru otkazane su ove godine, saopštio je on, dok državne kompanije i organizacije neće slati poklone svojim poslovnim partnerima kao što su ranije radile.
bu yıl kamu sektöründeki bütün noel ve yeni yıl partilerinin iptal edileceğini duyuran başbakan, devlet kuruluşları ve örgütlerinin de geçmişte yaptıkları gibi iş ortaklarına hediyeler dağıtmayacağını belirtti.

ljudima je teško da se odvoje od to malo novca što imaju i, sudeći po stalnom rastu cena hrane, mnogi će se odlučiti za skromnu božićnu trpezu i poklone da ne bi preopteretili svoj budžet.
İnsanların sahip oldukları az parayla ayrı yaşamaları zor ve sürekli artan gıda fiyatlarına bakılacak olursa, pek çoğu da mütevazi bir noel sofrası ve bütçelerine yük olmayacak hediyeler seçecek gibi görünüyor.

da tražimo deda mrazu račune za poklone u džaku, zaustavimo irvase na granici da bismo se pobrinuli da iznerviramo susedne zemlje, nakon što njihova deca ne dobiju svoje kolače?“ pita on.
noel baba'dan torbasındaki hediyeler için fatura isteyip, ren geyiklerini sınırda durdurup, çocuklar kurabiyelerini alamadığı için komşu ülkeleri mi kızdıracağız?"