Results for svedoèanstvo translation from Serbian to Turkish

jer u njoj stari dobiše svedoèanstvo.
atalarımız bununla tanrının beğenisini kazandılar.

a to æe vam se dogoditi za svedoèanstvo.
bu size tanıklık etme fırsatı olacak.

i ni ovo svedoèanstvo njihovo ne beše jednako.
ama bu noktada bile tanıklıkları birbirini tutmadı.

ako ja svedoèim za sebe, svedoèanstvo moje nije istinito.
eğer kendim için ben tanıklık edersem, tanıklığım geçerli olmaz.

i ovi svi dobivši svedoèanstvo verom ne primiše obeæanja;
İmanları sayesinde bunların hepsi tanrının beğenisini kazandıkları halde, hiçbiri vaat edilene kavuşmadı.

koji svedoèi reè božiju i svedoèanstvo isusa hrista, i šta god vide.
yuhanna, tanrının sözüne ve İsa mesihin tanıklığına -gördüğü her şeye- tanıklık etmektedir.

i šta vide i èu ono svedoèi; i svedoèanstvo njegovo niko ne prima.
ne görmüş ne işitmişse ona tanıklık eder, ama tanıklığını kimse kabul etmez.

i pred vlastelje i careve vodiæe vas mene radi za svedoèanstvo njima i neznabošcima.
benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara ve uluslara tanıklık edeceksiniz.

a i u zakonu vašem stoji napisano da je svedoèanstvo dvojice ljudi istinito.
yasanızda da, ‹İki kişinin tanıklığı geçerlidir› diye yazılmıştır.

i metnuæeš zaklopac ozgo na kovèeg, a u kovèeg æeš metnuti svedoèanstvo koje æu ti dati.
kapağı sandığın üzerine, sana vereceğim taş levhaları ise sandığın içine koy.

ima drugi koji svedoèi za mene; i znam da je istinito svedoèanstvo što svedoèi za mene.
ama benim için tanıklık eden başka biri vardır. onun benim için ettiği tanıklığın geçerli olduğunu bilirim.

i gde vas ne prime izlazeæi iz grada onog otresite i prah s nogu svojih, za svedoèanstvo na njih.
sizi kabul etmeyenlere gelince, kentten ayrılırken onlara uyarı olsun diye ayaklarınızın tozunu silkin.››

i kad otvori peti peèat, videh pod oltarom duše pobijenih za reè božiju i za svedoèanstvo koje imahu.
kuzu beşinci mührü açınca, sunağın altında, tanrının sözü ve sürdürdükleri tanıklık nedeniyle öldürülenlerin canlarını gördüm.

a valja da ima i dobro svedoèanstvo od onih koji su napolju, da ne bi upao u sramotu i u zamku djavolju.
topluluğun dışındakiler tarafından da iyi bir insan olarak tanınmalıdır. Öyle ki, ayıplanacak duruma ve İblisin tuzağına düşmesin.

i mojsije dakle beše veran u svemu domu njegovom, kao sluga, za svedoèanstvo onog što je trebalo da se govori.
musa, gelecekte söylenecek sözlere tanıklık etmek için tanrının bütün evinde bir hizmetkâr olarak sadık kaldı.

a on odgovori: da primiš iz moje ruke ono sedam jaganjaca, da mi bude svedoèanstvo da sam ja iskopao ovaj studenac.
İbrahim, ‹‹bu yedi dişi kuzuyu benim elimden almalısın›› diye yanıtladı, ‹‹kuyuyu benim açtığımın kanıtı olsun.››

i razgnevi se zmija na ženu, i otide da se pobije sa ostalim semenom njenim, koje drži zapovesti božije i ima svedoèanstvo isusa hrista.
bunun üzerine ejderha kadına öfkelendi. kadının soyundan geriye kalanlarla, tanrının buyruklarını yerine getirip İsaya tanıklıklarını sürdürenlerle savaşmaya gitti.

a vi se èuvajte; jer æe vas predavati u sudove i po zbornicama biæe vas, i pred kraljeve i careve izvodiæe vas mene radi za svedoèanstvo njima.
‹‹ama siz kendinize dikkat edin! İnsanlar sizi mahkemelere verecek, havralarda dövecekler. benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara tanıklık edeceksiniz.

a gospod reèe mojsiju: donesi opet palicu aronovu pred svedoèanstvo da se èuva za znak nepokornima, da prestane vika njihova na me, da ne izginu.
rab musaya, ‹‹başkaldıranlara bir uyarı olsun diye harunun değneğini saklanmak üzere levha sandığının önüne koy›› dedi, ‹‹onların benden yakınmalarına son vereceksin; öyle ki, ölmesinler.››

i biæe znak i svedoèanstvo gospodu nad vojskama, u zemlji misirskoj. kad stanu vikati ka gospodu na nasilnike, on æe im poslati spasitelja i kneza i izbaviæe ih.
her Şeye egemen rab için mısırda bir belirti ve tanık olacak bu. halk kendine baskı yapanlardan ötürü rabbe yakarınca, rab onları savunacak bir kurtarıcı gönderip özgür kılacak.