Results for tocado translation from Spanish to Turkish

Human contributions

From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.

Add a translation

Spanish

Turkish

Info

Spanish

¿cómo puedo tener un hijo, si no me ha tocado mortal?»

Turkish

bana bir insan dokunmamışken nasıl çocuğum olabilir?" demişti.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Warning: Contains invisible HTML formatting

Spanish

los linderos me han tocado en lugar placentero; es hermosa la heredad que me ha tocado

Turkish

ne harika bir mirasım var!

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

.no hacéis mal en repudiar a vuestras mujeres mientras aún no las hayáis tocado o asignado dote.

Turkish

eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız (bunda) size bir vebal yoktur.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

jesús dijo: --alguien me ha tocado, porque yo sé que ha salido poder de mí

Turkish

ama İsa, ‹‹birisi bana dokundu›› dedi. ‹‹İçimden bir gücün akıp gittiğini hissettim.››

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

dijo ella:«¡señor! ¿cómo puedo tener un hijo, si no me ha tocado mortal?»

Turkish

"rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Warning: Contains invisible HTML formatting

Spanish

afortunadamente, nikon no ha tocado lo que ya era bueno, con lo que la nikon d40x posee un agradable interface de usuario.

Turkish

kamera işlemleri daha önce dslr bir model kullanmamış olan fotoğrafseverler açısından dahi son derece sade bir yapı sergiliyor.

Last Update: 2010-06-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

sin embargo, el manantial y la cisterna donde se acumula agua serán considerados limpios. pero lo que haya tocado sus cuerpos muertos quedará inmundo

Turkish

ancak kaynak ya da su sarnıcı temiz sayılacaktır; ama bunların leşine dokunan kirli sayılacaktır.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

si os casáis con mujeres creyentes y, luego, las repudiáis antes de haberlas tocado, no tenéis por qué exigirles un período de espera.

Turkish

mümin kadınlarla nikahlanıp, onları, temasta bulunmadan boşadığınızda, artık onlar için size iddet saymaya lüzum yoktur.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

se enciende de un árbol bendito, un olivo, que no es del oriente ni del occidente, y cuyo aceite casi alumbra aun sin haber sido tocado por el fuego.

Turkish

bu lamba, ne yalnız doğuya, ne de yalnız batıya mensup olmayan kutlu, pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur. bu öyle bereketli bir ağaç ki, nerdeyse ateş değmeden de yağ ışık verir.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

a pesar de que las tendencias nacionales varían en general, se puede afirmar con un prudente optimismo que la escalada en el consumo de cannabis que ha experimentado europa desde los años noventa podría haber tocado techo.

Turkish

ulusal eğilimler genel olarak farklılık göstermekle beraber, ılımlı bir iyimserlikle, avrupa’daki esrar kullanımında 1990’lardan beri görülmüş olan artışın şu anda doruğuna ulaşmış olabileceği söylenebilir.

Last Update: 2014-02-06
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

en aquellos días no había rey en israel. también en aquellos días, la tribu de dan buscaba una heredad para sí, donde establecerse, porque hasta entonces no le había tocado una heredad entre las tribus de israel

Turkish

o dönemde İsrailde kral yoktu ve dan oymağından olanlar yerleşecek yer arıyorlardı. Çünkü İsrail oymakları arasında kendilerine düşen payı henüz almamışlardı.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

¡creyentes! si os casáis con mujeres creyentes y, luego, las repudiáis antes de haberlas tocado, no tenéis por qué exigirles un período de espera.

Turkish

ey iman edenler, mü’min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

entonces, cuando la mujer vio que no había pasado inadvertida, fue temblando; y postrándose delante de él, declaró ante todo el pueblo por qué causa le había tocado, y cómo había sido sanada al instante

Turkish

yaptığını gizleyemeyeceğini anlayan kadın titreyerek geldi, İsanın ayaklarına kapandı. bütün halkın önünde, ona neden dokunduğunu ve o anda nasıl iyileştiğini anlattı.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Spanish

alá es la luz de los cielos y de la tierra. su luz es comparable a una hornacina en la que hay un pabilo encendido. el pabilo está en un recipiente de vidrio, que es como si fuera una estrella fulgurante. se enciende de un árbol bendito, un olivo, que no es del oriente ni del occidente, y cuyo aceite casi alumbra aun sin haber sido tocado por el fuego. ¡luz sobre luz! alá dirige a su luz a quien Él quiere. alá propone parábolas a los hombres. alá es omnisciente.

Turkish

allah ışığıdır göklerin ve yeryüzünün. işığının örneği, kandil konan bir yere benzer, orada bir kandil var, kandil, bir sırça içinde, sırça da parılparıl parlayan bir yıldız sanki; doğuda da olmayan, batıda da olmayan kutlu zeytin ağacından yakılmış;ateş dokunmadan da yağı, hemen ışık verecek; nur üstüne nur. allah, doğru yolu gösterir nuruyla dilediğine ve allah, örnekler getirir insanlara ve allah, her şeyi bilir.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Get a better translation with
8,885,114,906 human contributions

Users are now asking for help:



We use cookies to enhance your experience. By continuing to visit this site you agree to our use of cookies. Learn more. OK