Results for aitwaye translation from Swahili to Turkish

barnaba alitaka wamchukue pia yohane aitwaye marko.
barnaba, markos denilen yuhannayı da yanlarında götürmek istiyordu.

yesu alipokuwa bethania, nyumbani kwa simoni, aitwaye mkoma,
İsa beytanyada cüzamlı simunun evindeyken, yanına bir kadın geldi. kadın kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli, güzel kokulu yağ getirmişti. İsa sofrada otururken, kadın yağı onun başına döktü.

mtu mmoja aitwaye anania na mkewe safira waliuza shamba lao vilevile.
hananya adında bir adam, karısı safiranın onayıyla bir mülk sattı, paranın bir kısmını kendine saklayarak gerisini getirip elçilerin buyruğuna verdi. karısının da olup bitenlerden haberi vardı.

mmoja wa wanafunzi wake aitwaye andrea, nduguye simoni petro, akamwambia,
Öğrencilerinden biri, simun petrusun kardeşi andreas, İsaya dedi ki, ‹‹burada beş arpa ekmeğiyle iki balığı olan bir çocuk var. ama bu kadar adam için bunlar nedir ki?››

sasa, watume watu yopa wakamwite mtu mmoja aitwaye simoni, kwa jina lingine petro.
Şimdi yafaya adam yolla, petrus olarak da tanınan simunu çağırt.

baada ya kukaa huko siku kadhaa, nabii mmoja aitwaye agabo alifika kutoka yudea.
oraya varışımızdan birkaç gün sonra yahudiyeden hagavos adlı bir peygamber geldi.

martha alikuwa na dada yake aitwaye maria; huyu aliketi karibu na yesu akisikiliza mafundisho yake.
martanın meryem adındaki kızkardeşi, rabbin ayakları dibine oturmuş onun konuşmasını dinliyordu.

baada ya barnaba na saulo kutekeleza shughuli zao, walitoka tena yerusalemu wakamchukua yohane aitwaye pia marko.
görevlerini tamamlayan barnaba'yla saul, markos diye tanınan yuhanna'yı yanlarına alarak yeruşalim'den döndüler.

huko alimkuta mtu mmoja aitwaye enea ambaye kwa muda wa miaka minane alikuwa amelala kitandani kwa sababu alikuwa amepooza.
orada eneas adında birine rastladı. eneas felçliydi. sekiz yıldan beri yatalaktı.

walipokuwa safarini, waliingia katika kijiji kimoja na mwanamke mmoja, aitwaye martha, alimkaribisha nyumbani kwake.
İsa, öğrencileriyle birlikte yola devam edip bir köye girdi. marta adında bir kadın İsayı evinde konuk etti.

alipotambua hivyo alikwenda moja kwa moja mpaka nyumbani kwa maria mama yake yohane aitwaye marko. humo watu wengi walikuwa wamekusanyika wakisali.
petrus olanların farkına varınca markos diye tanınan yuhannanın annesi meryemin evine gitti. orada birçok kişi toplanmış dua ediyordu.

basi, akatoka hapo akaenda kukaa nyumbani kwa mtu mmoja mcha mungu aitwaye tito yusto. nyumba yake tito ilikuwa karibu na lile sunagogi.
pavlus oradan çıktı, tanrıya tapan titius yustus adlı birinin evine gitti. yustusun evi havranın bitişiğindeydi.

hapo, mmoja wao aitwaye kayafa, ambaye alikuwa kuhani mkuu mwaka huo, akawaambia, "ninyi hamjui kitu!
İçlerinden biri, o yıl başkâhin olan kayafa, ‹‹hiçbir şey bilmiyorsunuz›› dedi.

basi, kulikuwa na mtu mmoja aitwaye simoni ambaye alikuwa amekwisha fanya uchawi wake katika mji huo kwa muda na kuwashangaza watu wa samaria, akijiona kuwa yeye ni mtu maarufu.
ne var ki, kentte bir süreden beri büyücülük yapan ve samiriye halkını şaşkına çeviren simun adlı biri vardı. simun, büyük adam olduğunu iddia ediyordu.

"huko kulikuwa na mtu mmoja aitwaye anania, mtu mcha mungu, mwenye kuitii sheria yetu na aliyeheshimika sana mbele ya wayahudi waliokuwa wanaishi damasko.
‹‹orada hananya adında dindar, kutsal yasaya bağlı biri vardı. kentte yaşayan bütün yahudilerin kendisinden övgüyle söz ettiği bu adam gelip yanımda durdu ve, ‹saul kardeş, gözlerin görsün!› dedi. ve ben o anda onu gördüm.

baada ya hayo, yesu akatoka nje, akamwona mtoza ushuru mmoja aitwaye lawi, ameketi ofisini. yesu akamwambia, "nifuate!"
bu olaydan sonra İsa dışarı çıktı, vergi toplama yerinde oturan levi adında bir vergi görevlisini gördü. adama, ‹‹ardımdan gel›› dedi.

basi, wakafika yeriko, naye yesu alipokuwa anatoka katika mji huo akiwa na wanafunzi wake pamoja na umati mkubwa wa watu, kipofu mwombaji aitwaye bartimayo mwana wa timayo alikuwa ameketi kando ya barabara.
sonra erihaya geldiler. İsa, öğrencileri ve büyük bir kalabalıkla birlikte erihadan ayrılırken, timay oğlu bartimay adında kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu.

basi, mmoja wao aitwaye agabo alisimama, na kwa uwezo wa roho akabashiri kwamba kutakuwa na njaa kubwa katika nchi yote (njaa hiyo ilitokea wakati klaudio alipokuwa akitawala).
bunlardan hagavos adlı biri ortaya çıkıp bütün dünyada şiddetli bir kıtlık olacağını ruh aracılığıyla bildirdi. bu kıtlık, klavdiusun imparatorluğu sırasında oldu.

kulikuwa na mfuasi mmoja mwanamke mjini yopa aitwaye tabitha (kwa kigiriki ni dorka, maana yake, paa). huyo mwanamke alikuwa akitenda mema na kuwasaidia maskini daima.
yafada, İsa öğrencisi olan tabita adında bir kadın vardı. tabita, ceylan anlamına gelir. bu kadın her zaman iyilik yapıp yoksullara yardım ederdi.

"kwa malaika wa kanisa la laodikea andika hivi: "huu ndio ujumbe kutoka kwake yeye aitwaye amina. yeye ni shahidi mwaminifu na wa kweli, ambaye ni chanzo cha viumbe vyote alivyoumba mungu.
‹‹laodikyadaki kilisenin meleğine yaz. amin, sadık ve gerçek tanık, tanrı yaratılışının kaynağı şöyle diyor: