Results for ama bana korkasin sen diyorlar ar... translation from Turkish to English

ama bana uc atan
why am i fake?

ama bana inanmadılar.
but they didn't believe me.

ama bana bir cevap vermediler.
but they wouldn't give me an answer.

ama bana bir bardak çay verdi.
but he gave me a cup of tea.

ama bana şu çok enteresan geldi:
but that was interesting for me:

ama bana birşey söylemek istediğini hissettim.
but i understood he wanted to tell me something.

ama bana inanın, aynı üzüntüyü 3 yıl önce yaşadım.
and believe me, i lived the same sad life until about three years ago.

bende beş nüsha var ama bana bunun iki katı lazım.
i have five copies, but i need twice as many.

ama bana inanmamı söyledi, rüzgarı yüzümde hissetmemi söyledi.
but he told me to believe and feel the wind in my face.

ama bana göre hızlı gelişen teknolojilerin birleştirilmesine ilişkin iyi bir örnek.
but i think, as integration of exponential technologies, this is the example.

ama bana; "anne, o amerikalı değil." dedi.
but she told me, "mom, it's not american."

yani "o şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama bana zarar vermeyecek."
it was like, "i don't know what that thing is, but he's no threat to me."

ama bana kalırsa içinde bulunduğumuz sınırların ataleti, çok daha kötü ve bir o kadar da vahşi.
but i believe that the inertia of the existing borders that we have today is far worse and far more violent.

ama bana gelince; benim iflah olmaz bir iyimser olmamın başka bir sebebi daha var.
but for me, i have another reason to be an incurable optimist.

ama bana ilginç gelen şey ilk kez mekanik bir aracın en azından dolaylı bir biçimde bir insan hastalığından zarar görmesiydi.
but what's interesting to me is that this was the first case of a mechanical device suffering, at least indirectly, from a human disease.

ama bana göre en ilgi çekici olan küçük değişikliklere bu kendine özgü hassaslık ve bu hassaslığın son aşamada büyük biyolojik gelişimlere neden olması.
but one, to me, that's most compelling is the peculiar sensitivity to small changes that can make large changes in biological development -- the output.

ama bana ne bileyim oranın havası, o doğası vssi, o kır kısmı çok rahatlatıyor beni; o yüzden.
i do not know. its air, nature and country field make me relaxed. that's why i prefer it.

ama bana bu soruyu İnaniyor musun? diye sordukları için her şey farklıydı, çünkü bu açıkça hissettiğim şeye inanıp inanmadığımdan emin değildim.
but since they asked me that question with the word believe in it, somehow it was all different, because i wasn't exactly sure if i believed what i so clearly felt.

"bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama bana en büyük hediyeyi verdin çünkü öleceğim.", demiş.
he said, "i don't know how to tell you this, but you gave me the greatest gift because i'm going to die."

ama bana göre burada insanlara sunulan en önemli şey onları serbest bırakmak -- şu anda gidip isimsiz olabileceğin, tamamen kimliğini söylemeyeceğin ve istediğini söyleyebileceğin çok az yer var.
but i think that the greater good is being served here by just allowing people -- there are very few places, now, where you can go and not have identity, to be completely anonymous and say whatever you'd like.