Results for beklemeyin translation from Turkish to English

beni beklemeyin.
don't wait up for me.

sonuçları beklemeyin.
don't wait for the results.

hiç de beklemeyin."
so plan against me without delay.

fazla mesai beklemeyin.
don't expect overtime.

her şeyi devletten beklemeyin!
don't expect others to think for you!

bunlari yapmami beklemeyin ,
in light of this information,

Öyle bir çağrıyı da beklemeyin.
do not linger until a meal is ready.

hiçbir şey beklemeyin her şeyi takdir edin
could you accept this from me, it's a gift

eğer bir sebepten ötürü gecikirsem, lütfen beni beklemeyin.
if for some reason i'm late, please don't wait for me.

bu işaretin hemen benimsenmesini beklemeyin, herşey çabuk değişmez.
don't wait for that sign to be adopted, these things don't change quickly.

bukeyloviç, "bu sonuçlardan sonra hükümetin istifa etmesini beklemeyin.
"do not expect the government to resign after these results.

haydi, topunuz birleşip bana karşı plan hazırlayın. hiç de beklemeyin."
contrive against me as much as you like, and give me no respite.

başbakan pero bukeyloviç, "bu sonuçlardan sonra hükümetin istifa etmesini beklemeyin.
"do not expect the government to resign after these results.

ey inananlar, peygamberin evine, yemeğe çağrılmadan girmeyin. Öyle bir çağrıyı da beklemeyin.
believers, do not enter the houses of the prophet for a meal without permission. if you are invited, you may enter, but be punctual (so that you will not be waiting while the meal is being prepared).

"onu bana getirmezseniz, artık benden ölçülüp tartılacak bir şey beklemeyin ve bana yaklaşmayın."
"but if you bring him not to me, there shall be no measure (of corn) for you with me, nor shall you come near me."

onun için onlara şöyle diyeceğiz: yaptığınız kötülüklerin meyvelerini tadın!artık bizden sizin azabınızı artırmaktan başka bir şey beklemeyin.
"so taste [the penalty], and never will we increase you except in torment."

ey iman edenler (rastgele) peygamberin evlerine girmeyin, (bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin.
believers, do not enter the houses of the prophet for a meal without permission. if you are invited, you may enter, but be punctual (so that you will not be waiting while the meal is being prepared).

2-3-4 yaşlarındaysa ve konuşmuyorsa ve sosyal değilse, ne kadar vurgulasam az olacak ama sakın beklemeyin, haftada 20 saat bire bir eğitime ihtiyacı olacaktır.
if you have a two, three or four year old you know, no speech, no social interaction, i can't emphasize enough: don't wait, you need at least 20 hours a week of one-to-one teaching.

ancak yemek için size izin verilir de girerseniz (erkenden gelip) yemeğin pişmesini beklemeyin. Çağrıldığınız zaman girin; yemeği yeyince dağılın, söze dalmayın.
enter not the prophet's houses,- until leave is given you,- for a meal, (and then) not (so early as) to wait for its preparation: but when ye are invited, enter; and when ye have taken your meal, disperse, without seeking familiar talk.

"standartlar tutturulmadan statüyle ilgili karar yolunda ilerlenmesini beklemeyin," diyen solana, sözlerini "Şiddetin uluslararası toplumun kararlarını hızlandıracağını sananlar aldanıyor," şeklinde sürdürdü.
"you cannot imagine moving towards a decision on status if the standards have not been reached," he said. "if some people think that with violence they can precipitate the decisions of the international community, they are wrong."