Results for derlenip translation from Turkish to English

göğüslerin içindekiler derlenip toplandığında,
and all that is in the hearts is made public,

göğüslerde olanların derlenip-devşirildiği zamanı?
and all that is in the hearts is made public,

hüseyin paşa, bu müsveddelerin derlenip toparlanarak kaleme alınması işini naîmâ'ya verdi.
this work was finished in 1704 and dedicated to the vizier amcazade hüseyin paşa.

bunlardan biri konfigüre et - derle işlemidir, diğeri de önceden derlenip paketlenmiş yöntemleri kullanmaktır.
there are several ways to install php for the unix platform, either with a compile and configure process, or through various pre-packaged methods.

biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekâna yerleştirmedik mi?
but have we not established for them a safe haven to which fruits of every kind are brought as a provision from ourself?

açık kaynak masaüstü ortamları kde ve xfce, bunlarla birlikte pek çok masaüstü yöneticisi, solaris'in son sürümünde derlenip çalıştırılabilir ayrıca.
the open source desktop environments kde and xfce, along with numerous other window managers, also compile and run on recent versions of solaris.

biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekâna yerleştirmedik mi? ama onların çokları bilmiyorlar.
have we not established for them a secure sanctuary (makkah), to which are brought fruits of all kinds, a provision from ourselves, but most of them know not.

1859’daki jeomanyetik fırtınanın etkileri hakkında, dünya çapındaki raporlar, carrington ve stewart’ın gözlemlerini destekleyen elias loomis tarafından derlenip basıldı.
worldwide reports on the effects of the geomagnetic storm of 1859 were compiled and published by elias loomis, which support the observations of carrington and stewart.

dediler ki: "eğer seninle birlikte yol alırsak, yerimizden, yurdumuzdan oluruz." biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekâna yerleştirmedik mi?
and they say, “if we follow the guidance along with you, people would snatch us away from our land”; did we not establish them in a safe sacred land, towards which are brought fruits of all kinds – the sustenance from us?