Results for fark etmek translation from Turkish to English

fark
difference

fark kipi
cvs diff

fark(g)
difference (g)

sonlu fark
finite difference

fark edildik.
we've been spotted.

aradaki fark;
distinction between;

hatalarını fark etmek onun sadece birkaç dakikasını aldı.
it took him only a few minutes to realize his mistakes.

fark bulma oyun
go go pogo

evet fark ettim.
yes, i noticed.

fark ölçüm yöntemi
differential method of measurement

harika bulduğum şeylerden biri de keşfettiğimiz şeyin ne kadar küçük olduğunu fark etmek.
one of the wonderful things, actually, i find, is that we've discovered any of them, when you realize how tiny they are.

hiç leviler olmadığını farkına varır ve tedarik etmek için ulaklar gönderir.
there he discovers he has no levites, and so sends messengers to gather some.

Çizgi filmin sonunda, donald duck bunun bir rüya olduğunu ve aslında birleşik krallık'ta yaşadığını fark etmek için uyanıyor.
in the end of the film, donald duck awakens to realize that it was all a dream, and he is in fact living in the united states.

doğrulukla ilgili olarak, iki kavramı ayırt etmek gerekir:* Ölçümlerin ortalaması ile referans değer arasındaki fark, yanlılıktır.
with regard to accuracy we can distinguish:*the difference between the mean of the measurements and the reference value, the bias.

nano ölçekte çalışmanın teknolojik sonuçlarını takdir etmek için, öncelikle alışageldiğimiz mikroskobik dünya ile atomik dünya arasındaki inanılmaz ölçek farkını takdir etmek gerekir.
in order to appreciate the technological implications of working at the nanoscale, one must appreciate the incredible scale difference between our regular microscopic world and the atomic world.

muhalefeti yönetmek fikir birliğine varmamanın, ihtilafın ve farklılığın değerini fark etmekle ilgili.
managing dissent is about recognizing the value of disagreement, discord and difference.

eğer boşluk içerisinde evrilmiş olsaydık, yere aynı anda çarpmalarını beklerdik. eğer bakteri olsaydık, ve sürekli moleküllerin termal hareketleri ile boğuşsaydık durum farklı olurdu, fakat biz ortanca dünyalılar brownian hareketini fark etmek için çok büyüğüz.
if we'd evolved in a vacuum, we would expect them to hit the ground simultaneously. if we were bacteria, constantly buffeted by thermal movements of molecules, it would be different, but we middle worlders are too big to notice brownian motion.

Ölüme çok yaklaştığımın farkındalığıydı - dünyanın, annemizin aynı şekilde güçlükle dayandığını fark etmek gibi, gezegenin yüzde 75'inin güçlükle geçindiği gibi, yaşamın devam edebilmesi için bir tarifin olması gibi.
it was the realization that i had come very close to dying -- in the same way that the earth, our mother, is barely holding on, in the same way that 75 percent of the planet are hardly scraping by, in the same way that there is a recipe for survival.

küçük gezegenler ağırlıktaydı, kopernik'in fark etmekten memnun olduğu bir uyum vardı ve kepler de bunun en büyük savunucularındandı.
the small planets dominated, and there was a certain harmony to that, which actually copernicus was very happy to note, and kepler was one of the big proponents of.

farkları kodlama
differential encoding