Results for göremedim translation from Turkish to English

onu göremedim.
i was not able to see him.

tom'un yüzünü göremedim.
i couldn't see tom's face.

gökyüzünde hiç yıldız göremedim.
i couldn't see any stars in the sky.

seni bu yaz göremedim çok üzgünüm.
i'm so sad i didn't get to see you this summer!

ne yazık ki, filmi göremedim.
unfortunately, i missed seeing the movie.

kardan dolayı hiçbir şey göremedim.
because of the snow, i couldn't see anything.

etrafa bakındım fakat kimseyi göremedim.
i looked around, but saw nobody.

bütün çevreye baktım ama orada kimseyi göremedim.
i looked all around, but i could see nobody there.

ama nerede, ben çok göremedim targovi'de gece kulübü.
but where are they?, i didn't see a lot of night clubs in targovi.

yanıp sönen farklı ışıkların hepsini göremedim, renkleri ayırt edemiyorum.
i couldn't see all the blinking different lights, and i can't distinguish color.

fakat olmadi -- 350 yıl önce icat edilmiş şeylerin icat edilmesi gerektigini hiç göremedim
but it didn't -- it never occurred to me that it had to be invented and that it had been invented only 350 years ago.

haberleşme istasyonunun bekçisi, "burada altı aydır bulunuyorum fakat daha denizi göremedim.
"i have been here for six months, but have not seen the sea yet.

evet, güzel, başka biri? kim olabilir -- bir bayanın elini göremedim henüz.
yes, good. somebody else? who else would like -- see i don't -- haven't seen any women's hands up.

ve bağlamsal düzeyde, son beş yılda ekranlarda büyük bir bruce dern performansı göremedim ve bunu nasıl yapacağını merak ediyorum.
and in a contextual level i haven't seen on the big screen a great bruce dern performance in a few years and i'm curious to see what he can do.

ben şu resimlere bakarak yukarıda tarihi anımsatan, biraz türkiye ile özdeşen bir el yapısı falan var, hani diğer resimlerde açıkçası çok azerbaycan’ı göremedim.
there is a hand structure that is identified with turkey and evoking the history by looking at these pictures. i mean, i could not see azerbaijan very clearly in the pictures.

o çıtayı göremedi maalesef.
unfortunately, it has not reached that position.