Results for parçalanmış translation from Turkish to English

parçalanmış arazi
dispersed land

otlaklar ve parçalanmış alanlar
open spaces/bare soils

adam parçalanmış elbiseler içindeydi.
the man was in rags.

ezilmiş vücudum bir yana, parçalanmış bisikletim başka bir yana savruldu.
my mangled body flew in one direction, my mangled bike flew in the other.

parçalanmış en yüksek aydınlık değeri olarak; eşik, fark miktarını uygulamalı.
the threshold, as a fraction of the maximum luminosity value, needed to apply the difference amount.

peki bu seçim türkiye'nin parçalanmış solunda yeni bir dönemi başlatacak mı?
will his election open a new chapter for turkey's fractured left?

"Şunu açık bir şekilde ifade etmek isterim ki parçalanmış bir birlik işe yaramaz.
"let me be clear -- a split union will not work," he stressed.

sevilen sanatçı tose proeski, kavgalarla parçalanmış bir bölgede uzlaşma köprüleri kurmak için çalıştı.
beloved singer tose proeski worked to build bridges of reconciliation in a region torn apart by strife.

bir başka twitter kullanıcısı bdp üyelerinin parçalanmış arabasını gösteren bir resim paylaşarak şöyle dedi:
another twitter user shared a picture of a destroyed car of bdp members and tweeted:

yüksel'e göre, yönetim değişikliği parçalanmış siyasi güçleri yeniden birleştirme potansiyeline sahip bulunuyor.
according to yuksel, the leadership change has the potential to reunite fractured political forces.

efsaneye göre ajvaz-dedo 40 gün boyunca allah’a dua etmiş ve 40. günde kaya parçalanmış.
according to legend, ajvaz-dedo prayed to allah for 40 days, and on the 40th day, the rock cracked apart.

suriye'deki ayaklanmalar altıncı ayına girmek üzereyken, ülkedeki parçalanmış muhalefet kendi yönetimini oluşturmanın eşiğine geldi.
syria's fragmented opposition is on the edge of forming their leadership, as the unrest in the country is about to enter its sixth month.

bulgaristan'da 5 temmuz pazar günü yapılacak parlamnto seçimlerinin 20 yıl önce komünizmin çöküşünden sonraki en parçalanmış hükümeti yaratması bekleniyor.
sunday's (july 5th) parliamentary elections in bulgaria are expected to produce the most splintered government since communism fell two decades ago.

onun parçalanmış karolardan geçişi, sokağa çıkan son merdivende duraksaması, bana bakmadan söylenmesi, "bana yardım eder misin?"
her crossing the fragmented tiles, faltering at the step to the street, droning, not looking at me, "can you help me?"

bu durum geçersiz 2.faz etiketi varlığını / 2. faz etiketsiz koli varlığını veya parçalanmış statüde 2. faz etiketli koli varlığını gösterir.
if this case is invalid, this shows 2nd phase label presence/2nd phase non-label parcel presence or 2nd phase labelled parcel presence in fragmented status.

‹‹benim kutsal halkım olacaksınız. bunun içindir ki, kırda parçalanmış hayvanların etini yemeyecek, köpeklerin önüne atacaksınız.››
and ye shall be holy men unto me: neither shall ye eat any flesh that is torn of beasts in the field; ye shall cast it to the dogs.

Önünde bir kadının suratının parçalanmış siyah-beyaz fotoğrafını görüyorsunuz, arkasında da "judy'ye, bill bailey sesli kıza,
on the front, you can see the tattered black-and-white photo of a woman's face, and on the back it says, "to judy, the girl with the bill bailey voice.

Ürün koli etiketleri ve koliler kontrol edilerek , tespit edilen geçersiz koli etiketi, parçalanmış statüde koli etiketi ve etiketsiz koliler değerlendirilerek mutabakatın “0” olması sağlanır .
it is ensured that reconciliation is “0” by evaluating non-labelled parcels and parcel label in fragmented status and invalid parcel label so determined by checking product parcel labels and parcels. .

parçalama
disperse